ALEVİ VE BEKTAŞİLİĞİN EVRENİ VE TARİHİ TEMELLERİ



kargamis_semazenler

23 yıl boyunca verdiğim konferanslar,1998 de Kültürlerin Belleği Anadolu Afişi  ve 2008 de YOL TV’de yayınlanan Yolun Ezeli Programıyla kamuoyuna sunulan Alevilerin Hatti-Hitit,Sümer ve Hurri halkları oldukları konusu ,13-14 Mart  2015 Abdal Musa ,4-5 Eylül 2015  Tarsus Çamalan Cemevi, 4-6 Şubat 2016 tarihinde de ÇORUM ALEVİ ÇALIŞTAYI’na sunulmuş ardından Hattuşa ve Alacahöyük’e gidilerek çalıştaylara sunulan eserler yerınde gösterilmiştir. AABF Dedeler Kurulu eski başkanı Hasan Klavuz, eşi Aysel Klavuz, Veliyettin Ulusoy’un grubundan Mehmet Turan Dede ile Cemal Şahin, Mersin Cem Evinden Erdoğan Sevin Dede, Çorum Cem Evinden Nurettin Aksoy Dede, Avukat-Hakim Mehmet Tural, ABF Genel Başkan Yrd. Ali Yıldırım ,yazarlar Süleyman Zaman, Bekir Özgür, Esat Korkmaz, Serdar Tanal ve Abbas Tan gibi 30’u aşkın çalıştay  katılımcıları Çorum Alacahöyük ile Alevilerin tarihi başkenti olan Hattuşa’daki  Yazılıkaya Tapınağı’na toplu ziyarette bulunmuş,12 tanrı ,Zülfikar ,aslan ve duvar yürüten tanrılar gibi  Alevilerin yerli-yabancı siyaset bilimcileri ve resmi tarihle gizlenmiş tarihi kaynakları hakkında tarafımdan bilgilendirilmişlerdir. Katılımcıların çoğu önceki yayın ve açıklamalarımı bilmelerine rağmen, Alevi-Bektaşi Halkların Anadolu’daki Hatti-Hitit Dönemi belgeleriyle ilk kez yüzleştiklerini ifade etmişlerdir.Hitit Alevi anıtlarıyla  ilk kez yüzleşenler Alevilik tarihi ve asli vatanı konusunda ete kemiğe büründürülmeli” açıklaması yapmış,bu talep  Kemal Soyer’in: “Şimdi Alevi atalarımız olan Hititlerin başkentindeyiz..Tekke Kaya yürüten Hünkar Hazzi Bektaş-ı Veli , Zülfikar-ı Ali,12 Tanrı, Hatti Ülkesinin tanrı ve tanrıçalarının katıldığı Kırkların Cemi’yle yüz yüzeyiz. Halk olarak Alevileri köksüz, tarihsiz ve devletsiz konuma düşürenler huzurdaki 4.Bin yıllık anıtları görmeli, Alevilerin Hatti, Sümer, Hitit ve Hurri halkları olduğunu kavramalıdırlar”   açıklamsıyla yanıtlanmıştır.

ÇORUM ALEVİ ÇALIŞTAYI

                                               Çorum Alevi Çalıştayı Katılımcıları

 ALEVİ  VE  BEKTAŞİLİĞİN EVRENİ  VE  TARİHİ TEMELLERİ

Kemal SOYER.Y.Mimar

Ankara 33 Noterinin 02-02-2016 tarih ve 2186 yev.No’suyla telif hakkı Kemal SOYER’e ait olup,  izinsiz  alıntı yapılamaz,çoğaltılamaz , kullanılamaz.

(4-6 Şubat 2015 Çorum Alevi Çalıştayı’na Sunulmuştur.)

Alevilik: Tanrı- Evren, Galaksiler-Doğa  ve İnsanı “Varlığın Birliği” temelinde “Hakk ile Yektaş” olarak gören, toplumsal yaşamı insan haklarında eşitlik, kültürel çeşitlilik içinde birlik ilkesiyle yapılandıran, toplumsal iradeyi evrensel kültür, eşit insan hakları , ortak ana vatan,ortak mülkiyet, ortak yönetim ve ortak egemenlik temelinde hayata geçiren kadim Anadolu-Mezopotamya Uygarlıklarının geliştirdiği ırklar üstü nitelikte evrensel bir kültür ve uygarlık birikimidir. Özetle evrene-doğaya, bilime dayalı “Varlığın Birliği “öğretisidir.Alevi-Bektaşilik Evreni Ölçekte KOMÜN-Ü ALİ öğretisi ve HAK  İLE  HAK olan İnsanlığın Yoludur.

Bektaşilik ; Anadolu halklarının Sümer ve Hititlerden günümüze “Varlığın Birliği” ilkesi evren ve“Hatti Güneşi” temelinde var etmeye çalıştıkları “Hakk Devleti”nin kurumlaşma ve yönetim öğretisidir. Hititlerce kozmik alem ,Güneş ve 12 Burca dayalı Halife Kral ve “PANKUŞ” adlı “Hakk Meclisi”yle uygulanan bu öğreti, Bektaşiliğin Hünkar Dergahında Halife Baba ve 12 Postla yaşatılmıştır.

Alevi- Bektaşiler mezhep değil,Sümer ve Hititlerin devamı olan Anadolu’nun asli sahibi halktır. Alevilikte “yol bir ,sürek bin bir” kavramı, kadim insanlık tarihi ile “Bin Tanrılı Halk” sanıyla anılan Sümer-Hatti, Hitit- Luvi ve Hurrilerin yaşadığı Hak Yolu’nu tanımlamaktadır. Kadim halkların “Bin Tanrı” sanı, Alevilikte “Bin bir adın vardır, biri de Ali , Ali diye Hünkar Hazzi Bektaş-ı Veli” ve Lolki Zazaki bin sayısını karşılayan  “Hazar ve Hazare”denilen  gök adalardan “HIZIR/ Hazar Ali “ adıyla yaşamaktadır. Pir Sultan Abdal “Pir Sultanım adım Hazar ,alnımızda ak yazılar” diyerek Evren ve Tanrıyı  HIZIR adıyla anmıştır.

Alevi-Bektaşiliğin varoluşsal kökeni evren ve doğadır. Ayini Cem, Semah. vb. ritüelleri evrenin varoluşsal yapısı ve yaşam düzenine dayalıdır.Tarihsel kökleri Neolitik kültürler dahil Anadolu Uygarlıklarıdır.    

Alevi-Bektaşi Halk Kimliği  ile Alevilik ;

Ana vatan olarak, üzerinde doğduğu Anadolu-Mezopotamya-Azerbaycan ve Kuzey Suriye  topraklarından,

Toplumsal tarih, kültür,gelenekler ve inanç kökenleri bakımından, semavi ad edinen dinler öncesi  Sümer-Lulubi, Hatti, Hitit-Luvi ve Hurrilerin tarihi, uygarlıkları,halk kültürü ve inançlarından bağımsız olarak değerlendirilemez.

GÖK KUBBE -SEMA KAVRAMI:

Gök kubbe; dünya ve evreni varlık alemiyle görüntüye çıkan Hakkın aynası ,ezel-ahir binası ve ilahi kelamı ile bilimin doğuş deryasıdır . Evrendeki varlık alemi aynı özden bin bir dona dönüşen dişi-er niteliklere sahip tanrı-varlık çiftlerinden oluşmaktadır. Aleviliğin “Varlığın Birliği”ne dayalı evreni kuramı kapsamında Anadolu’nun kadim halkı Sümerler, insan, evren ve tanrıları bir asıldan terimlerle tanımlamışlardır.

Sümerce ve Akadca gök kavramı;  “SAMU” ile “hasmanu“, 

Hurrice gök kavramı “ese, Hititçe gök-cennet “napis-nefes“,“tapas”

Zazaca “asmen“, Kürtçe “ezmen” olup Türkçeye “asuman” olarak geçmiştir.

Alevilikte Evreni Engür Deryasının Serçeşmesi niteliğiyle  Engür Ali, Gök Ali temelli “Ali Asuman” adları Siyasal İslamda  Ali Osman, Gök Tanrı Devleti’ni tanımlayan “Devlet-i Asuman-ı Ali” adları da “Devlet-i Osman-ı Ali” formuna sokulmuştur. 

İNSAN TERİMLERİ :

Sümerce insan terimi  LU”, ilk insan ve varlık çifti; ” Lulu”, çocuk “DUMU”, insanlık; DUMU. LU.ULU.LUdur. Lolan ve  Dımıli   terimleri bu temelden doğmuştur. Varlığın birliği temelinde LU=LU, LU= ULU=DUMU LU.ULU.LU ‘dur. Yani insan eşittir insan,insan eşittir tanrı,tanrı eşittir halk ve Hakk’tır.

Sümerce er-adam”uru” veya“ur”,kadın“NIN” ile belirtilmiştirZazaca erkeğe“erokadına  neneve erin dişili olanerehitab edilir.

LULU

LULU’nun yaratılışı .Kaynak:.S.J.TOLE.Orıgın Myth Of Me-Creation Of The Lulu. Lulu pres 2015 .

İNSANLIĞIN VAROLUŞSAL KARDEŞLİK KURUMU MÜSAHİPLİK :

IMG_0486Aleviliğin tanrı ile varlık aleminin aynı vardan var olduğuna dayalı ırklar üstü yaşam ilkesiyle kardeş görülen insanların yaşamın tüm alanlarında eşit hak ve sorumluluklara sahip olduklarını kavratan  temel kurumu “Müsahiplik”dir. Müsahiplik , Sümerce “insan eşittir insan“ temelli “Lu=Lu”, tanrı=insan temelli AN=LU-LU’dan kaynaklı Tanrı Enlil’in adı ve insanlık anlamına gelen DUMU LU.ULULU Sümerogramıyla tanımlanan, özü, Kırklar Meclisindeki Engür Demi  ritüeliyle kavratılan “Varlığın Birliği”ne dayalı kardeşlik  olgusudur. Irkçılığı reddeden bu varoluşsal olgu, kadim uygarlıklarda kemerbest bir gömlekten doğan dişi-er varlık çifti ,bir bedende iki başlı ana-kız veya tanrı çiftine konu figürinler ve Zazaca-Sümerce ikiz yıldız, ikiz evren, er-dişi tanrı ve varlık çiftini ifade eden “meu-mat-ı müçteba” terimiyle tanımlanmıştır.

SDC12486Sümerce ikizler veya varlık çifti terimi“mastabba”olup, zamanla “müçteba” ve “Mustafa”formuna girmiştir. Anadolu Aleviliğinde Kayınpeder ile  damadın müsahip olamayacağı süreğe karşın, Alevi İslamda  Muhammet ve Ali adlı tarihi şahıslar  müsahip kabul edilmiştir. Cafer-i Sadık Buyruğu’ nda anlatılan kardeşlik ritüelinde, Cebrail’in talebiyle Muhammed,  Ali’yi tanrının hakikati olarak ilan etmiş, huzurdaki sahabelerin ispata davet etmeleriyle Muhammet, Ali’yi gömleğinin  içine almış, ikisinin bir bedende iki başlı varlık olarak birleştiğinin görüldüğü belirtilmiştir. Ali’nin varlık aleminin nuru olan Muhammet(Me-u Mat) ile bedenleşmesi ritüeli, Anadolu Aleviliğinin “Hakk Meumat-ı Ali” üçlemesine, yani tanrı, insan ve varlık aleminin ezeli birliğine, başka bir deyişle tanrı ile varlık aleminin aynı gömlek içinde bir asıldan südür ettiği gerçeğine dayanmaktadır. Anadolu kazılarından elde edilen “idol” biçimli figürünler arasında kemerbest gömlek ve tarık altına yatırılan ikili ve dörtlü figürinler,bir bedende birleşen varlık çiftleri ile  ak kefen ve tarık altına yatırılan müsahip çiftlerle ilgili ritüelin kadim örnekleri arasındadır. İnsan ve dünyevi varlıklar Zazaca pren,Hititçe parna denilen dünyevi gömleğin, dünya atmosfer denilen gömleğiyle güneş temelli ateşten gömleğin, güneş Ak Kefenli, Ak donlu  galaksimizin, Hazare denilen galaksiler ise  evreni gömleğin içindedir.                                                      

TANRI ADLARI

HIZIR ,Ali ,Hazzi BEKTAŞ, ,BAAL, BALIM ve EDEBALİ adları :

Alevi-Bektaşi Hititlerin sanı “Bin Tanrılı Halk”tır. Hitit Devleti Komünal bir tanrı devletidir. Bin tanrı deyimi, bin adet tanrı anlamı taşımaz, aksine evrene-dünyaya bin bir varlık donunda zat ve sıfat olduğundan Alevilikte “Bin bir donda baş gösteren Ali El Mürteza ,Binali ve Hazare ve Hızır Ali” adıyla gök tanrısını kavratmaktadır. Ali El’in Sümercesi Elel-Ellil olup Ali–Alle temelinde Engür Deryası ile tanrı çiftini tanımlar. Aleviliğin  “Ali-Ali”  ile “El Ele, El Hakka” deyimi bu temelden doğmuştur.

Gök –Fırtına Tanrısı evreni binayı kuran işleviyle d BON (dingir Bon) =Evreni Bina,  ve Bani Tanrı  

Zazaca bine ,Hititçe napis denilen nefesiyle varlık alemine hayat veren  “Bin tanrı Hızır” ve Binali,

Tanrı El veya Ali, Zacaca “hazar”, Hititçe Hazzi Ura, Sümerce “LIM –1000)’den  Hazar Ali, Hızır Ali ve Ali-limu (Alolim-Elif Lam) adlarıyla anılmıştır.

Velayetnamede Hacı Bektaş “HÜNKAR VARLIĞI” sanıyla anılır. Hünkar Varlığı “Varlığın Birliği” temelinde evren-insan ve doğadan tanrısal birliği ifade eder. Hacı Bektaş adındaki “Hacı”kavramı gerçekte “Hazzi”dir. Hazzi Ura ; Hurri-Hitit Tanrısı Teşub’un Makam Dağı’nın  adıdır. Bektaş adı ise ,Hatti Güneşi’ni taşıyan Hazzi Ura Ga- Bin boğa ve güneş temelli “Boğe Tiji”den oluşuyor . Hurri Tanrısının Teşup adı, “Teşu Baba” formundan güncelleşen  “Bektaşi Baba’dır. Bu içerikle Hacı Bektaş-ı Veli adı , Anadolu Fırtına ve Güneş Tanrısı TEŞU BABA ile Tanrı Baal’in adlarından oluşmuştur.Tanrı Teşup’un adı Hurri-Lulu-Zaza ülkesinin Şupani, diğer şekliyle Alevi Sophene Krallığı adı gibi zamanla Teişebani, Teşubani, Şapuni, Şaban, Tşepni ve Çepni şekline girmiş, bölgedeki Tanrı Dağı, Şupani’den Süphan adıyla anılmıştır. Dolayısıyla Alevi-Bektaşilerin Çepni sanı, Teşup ve Dağı olan Şupani Hazzi’ den kaynaklıdır.

 Tanrı çiftiyle çift  tepeli kutsal dağı kavratan  Tilla lakabıyla Hızır Tilla adı, Araplarca   Hazret-i Ali formuna asimile aedilmiştir. Arap Ali Hazreti Ali değildir. Zira her yerde ve her demde hazır ve nazır olan Hızır, Ab-ı Hayatın kaynağındaki  Serçeşme Tanrıdır. Hızır’ın lakaplarından biri Hıdır’dır.Alevilerde olduğu gibi,Hititler ilkbahar ve sonbaharda onun adıyla yılda iki kez “Hızır Bayramı” kutlamışlardır.

Sümerce gök ve gök tanrısı çifti çok ışınlı yıldızla sembolize edilen ;AN ve ANTU,

Yıldız belirteci ;mul ve Lu, her bir yıldız dişi-er varlık çifti temelinde “Lu-lu, Du-mu-lu“, gök tanrısı AN-Lulu temelli EnlilMul-Lulu temelli Mulil, Enlil’in eşi NINLİL-Nin Lele-Mullisu (Ma-a Lolıjo)” adıyla belirtilmiştir.Antik yazıtlarda isimler konsonat harflerle yazılmış, Tanrı El  kısaca “L” harfiyle belirtilmiştir. Bu harfin önüne “e-a”sesi verildiğinde “El-Al”, ”i”sesi verildiğinde “İl”, ardına “i-a”sesleri verildiğinde Alevi tanrısının  İlu, Eli, Oli veya Ali  adıyla  birlikte “İL” ve “El” denilen yurdu ,”b’l” yazılımıyla “Ba’al”, ”bl” harfleriyle  de efendi,bey anlamına gelen “Bel “ve “ Balım” sanları yazılmıştır. Hattice “HU”, Bektaşilikteki “” gibi tanrıyı ifade eder. HU-DA yaradan çifti anlamındadır. Güncel formu Hüdeyda, Xwededa ve Alaverdi’ dir. Anadolu toprakları tanrının Taru Hatti adıyla anılmış olup, Hatti adı Adda, Adat, Hadat ve Addu Baal temelli Hüda ile Şah Edebali formuna girmiştir. Kadim toplumlarda yurt tanrıyla eşitlenmiş, tanrısına ve yurduna sahip çıkmayan toplumların geleceklerini kaybedeceği gerçeği toplumsal hafızaya alınmıştır. Taru Komana Ali adıyla Hatti Ülkesi evreni bir Komün olarak tanımlanmıştır. Hatti Ülkesi Fırtına Tanrısı’ nın  Taru adına Orta Asyalı Türk, Tarkan veya Tarkon, SI-U-Sİ’den Zeus, Muvatalli’den  kişi Muhammet ve Ali gömleği giydiren işgalci  halklar Aleviler  ile diğer otokton halkların Anadolu-Mezopotamya ve Kuzey Suriye’den oluşan ana vatanlarını ele geçirmişlerdir. Alevilerin tanrı makamı olan  Hacı Bektaş Dergahı’nın “El’ine, Bel’ine ve Dil’ine” sahip çık mesajı bu gerçeklerle “tanrına, yurduna, devletine ,yaşam kaynaklarına ve ana diline sahip çık” anlamındadır.Alevi İslamcılar ile Aleviliği sadece bir inanç olarak tanımlayanlar bu kavramların içini boşaltıp sadece ahlaki boyuta indirgemekle, Alevileri köksüz, vatansız, devletsiz ve tarihsiz bir konuma düşürmektedirler.

TANRI VE HALK ADLARI :Anadolu-Mezopotamya otokton halkları;

Gök Tanrısı Ali’nin adıyla Alevi,

Fırtına Tanrısı’nın Hurrice Teşu Baba ve Boğe Tiji adıyla Bektaşi,Teşiebani, Şupani ve Şapuan temelli Çepni,

Tanrı Enlil’in(AN-LULU) adıyla Lulu-Lolan (Lulu-AN),

Sümerce Dumu.Lulu , Hititçe Fırat Nehrinin ID MALA adıyla  Lolan, Damallı. ( DAMAL)  , Dımıli ve Atmalı,

Güneşin Hurri adıyla Hurri, Hurri  Mukisanu adıyla Hurri Mukis(Xormekıj),

Hurri Mitanni Temelli Metini,

Tanrının Taru-Tarhu adı ile Kumme veya Komana adlı kült merkezleriyle Tarukoman, Terekeme, Türkmen,

Dağ Tanrısı Sadu ile güneşin Siu-UTUsi adıyla Şadi-Şadıj,

Tanrının Hadat -Hüda adıyla Hatti ve Hitit,Hadat ve Siu temelli Hattuşa-Xıdıj,

Hatti Lulu temelli Xıdıj-Lolıj,

Güneş Tanrısı’nın Estan adıyla Ezidi-Asitani,

Dağ Tanrısi Karduha-Kurti  temelli Karduh-Kürdi,

Şamaş temelli Şemsikan,

Siuni Mullu temelli Sinemili,

GUD ALU temelli Guti-Gutan/Hatti/Xıdan,

Baal adıyla Pala,Baal ga adıyla Balkıj,

 Urartu-Binali tanrısı Haldi’nin adıyla Xalidi gibi adlar almışlardır.

TANRI EVİ –MAKAMLARI VE ASİTANE KAVRAMLARI

Sümerce tapınak kavramı E’.KUR.RA, dağ tapınak E’.KUR  kozmik ev DUKU, kozmik dağ Hursag, tanrılar evi E’.Dıngır Lım , Hititçe ev pir veya parna, tanrı evi; E’.Karimmi, Siunas Parna veya Siuni Pir’dir. Bu kavramlar Alevilikte Haydar-ı Kerra, Pir Evi, Tekke ,Tekke Kaya, Horasan,  Pir-i Sani’nin  ve Kerim’in Evi şeklinde yer almıştır.

Sümer Gök Tanrısı AN’ın kozmik makamının adı “E’.ANNA”, makam rütbesi 60,

Enlil veya Ali’nin Makamı“E.Kur“,  makam rütbesi 50,(Pence-i Ali Abba)

Tanrı Enki’nin Makam adı “E’.Engurra” ,makam rütbesi 40 olup Kırklar Makamı adıyla anılmaktadır.

Sümerce Güneş Tanrısı’nın adı d.UTUsi, Hattice Estan’dır. Yerin göğün bağı ,darı ve durağı imgesindeki Hazzi Bektaş-ı Veli Dergahı Güneş Tanrısı Estan/ASTAN  adıyla  “Asitane” ile “Ali Şir-i Yezdan Evi”, Hatuşa-Hatti Siu adıyla Hatice Ana Evi, bahçesindeki dut ağacıyla Kara Dut Dergahı işlevindedir.

Kırlangıç tavanlı Cem Evleri,Düzgün Baba, Goşkar Baba gibi dağ tapınakları, Hamurpet, Yedigöller ve Halil El Rahman gibi kutsal su kaynaklarıyla yaşamaya devam eden Anadolu’nun ateş,hava,su ve toprak temelli kült mekanlarının tarihi diplikleri Neolitik Dönemin Tanrılar Dağı DUKU ve Hursag olan Göbeklitepe, Çatalhöyük ve Nevali Çori gibi tapınakları ,Hititlerin Baba dedikleri Tanrı Dağları , Sarissa, Eflatunpınar ve Yalburt Kutsal Havuzları gibi kadim yapılara kök sürmektedir. Hitit kentleri ile tapınak girişlerinde tanrı ve tanrıça tasvirlerinin yanı sıra daima koruyucu aslanlar veya sfenksler yer almıştır.Bu varlıklar miraçta “yol üstünde yatan aslanı” yani, Ali Şir-i Yezdan’ın gözcülerini tanımlamaktadır.Üç avlulu tasarım, tanrı odaları, türbeler, hazireler, tapınak girişlerindeki aslanlı çeşmeler, kutsal havuzlar, yönetim odaları, katipler,yazı ve arşiv odaları, atölyeler, işlikler,erzak ambarları ,tapınağa ait bağlar, bahçeler, koruluklar gibi idari, dini, sosyo-ekonomik işlevlere konu Hitit tapınakları daha sade ve küçük ölçekte de olsa bir bütün olarak Hacı Bektaş-i Veli Asitanesi,Seyit Gazi gibi dergahlarla çağları aşarak günümüze gelmiştir.

AYİN-İ SEMA veya AYİN-İ CEM KAVRAMLARI :

IMG_0251Gök kubbe, Hakkın ezeli ve ebedi bedeni olan kozmik ve dünyevi varlık aleminin cem ve semah halinde göründüğü “Hakkın Ayinesi” olup, Alevilikteki adıyla “Ayine-i Sema” ve “Erenler Meydanı” dır. Aleviliğin “Ayin-i Cem” kavramı Sümerce gök ve tanrısını tanımlayan “AN-U-SAMU” terimiyle aynıdır. Göz, göze, çeşme ve “Ab-ı Hayat”ın  kaynağı temelinde tanrının Serçeşme niteliğini kavratan ANU temelli “Ayn”, tasavvuf dilinde varlık alemiyle zuhur eden tanrıyı, çeşme ve su temelinde Serçeşme’yi  kavatmaktadır.  Hilmi Dedebaba’ nın “Ayine tuttum yüzüme, Ali göründü gözüme, Nazar eyledim özüme, Ali göründü gözüme”  şeklindeki dizeler insan, evren ve  tanrının birliğini, semahlarda el ve aya ile sembolize ayna da,başta Evereni-Ana Tanrıçayı(AYİNE-İ SEMA -AYNİ ANA) ve özgün adı ELİ olan Pençe-i Ali Abba’yı kavratmaktadır. Bu motif Hititlerce elindeki aynadan ardındaki El İSKUR veya El Esker Ali’yi gösteren tanrı-tanrıça rölyefleri ve Hünkar’ın yeşil eliyle tanımlanmıştır. Sema kelimesi Zazaca “sama” formundadır. Bir bütün olarak galaksiler,  kollarındaki güneş ve gezegenler  ve birer tanrı olarak kişileştirilen Takım yıldızlardan oluşan  kozmik  varlık alemi Ayine-i Sema’da Cem olup semah dönmektedir.Yukarıdaki resimde tanrıçanın elindeki ayna gerçekte evrendir.

IMG_0499

Ayin-i Cem; tanrı,insan ve varlık aleminin aynı asıldan varoluşunu, tüm insanların Hakk ile  yektaş, Hak yolunda yoldaş, cemiyet içinde kardeş, maddi ve manevi yaşamda, üretim ve tüketimde eşit hak ve hürriyetlere sahip olduklarını kavratan”Varlığın Birliği” kurumudur. Bu evreni kurum; dünya ve üzerinde yaşanılan ana vatanda tanrı ana işlevli doğayı ve bağrındaki varlık alemini koruyup geliştirme temelinde birlikte üretip paylaşan,barışı,insan hak ve hürriyetlerini, insan ve doğa sevgisini ,adalet ve hukuku en üst ölçekte tesis eden “kamil insan” ve toplumu oluşturur. Ayini Cem ritüelleri, “Komün-ü Ali” niteliğindeki  evrenin varoluşsal yapısı ve yaşam düzenine dayalıdır.Cemlerde içilen dolu, tanrının Kırklar Meclisinde evrene ve tüm varlık alemine eşit olarak verdiği yaşam hakkını “an-ı daimde” temsil eden Dem-i Ali ‘dir. Bu demden alan canlar “Dumu Lulu” adıyla tanımlanmış,Hitit kralları ayinlerde Zazaca üzüm/şarap anlamına gelen “Tauri” adıyla evreni dolunun özü olan tanrıyı içmişlerdir. Bu evreni gerçek Pir Sultan’ın “Bu dünyaya dolu geldim, dolu benim, Bilmeyenler bilsin beni Ben Ali’yim Ali benim” dizeleriyle kavranmaktadır. Yukarıdaki idol Ayine-i Sema halindeki evreni, Küpü Dolu Kadıncık Ana ile nurdan varlık çiftini, Evreni Tapınak Göbeklitepe’yi sembolize etmektedir. Matara formunda Mater Kibele adıyla anılan  tanrıçanın Alevilikteki adı; Anadolu, Analola, Ma-a Lola, Küpü Dolu Kadıncık Ana ve Ayni Ana’dır. Ayni Ana’nın karnındaki ikiz varlık Alevilikte bir gömlek içinde bedenlenen Hakk Muhammet Ali’dir. “Hakk Ma Homa Dılu = Hakk Ma Homa Lulu”  Tanrı Ana ve onun kucağındaki  nurdan varlık çiftini kavratmaktadır. Homa ;Tanrı,  Lulu ; er dişi varlık demektir. Bu varlıklarla kastedilen Arap Muhammet ve Ali adlı tarihi şahıslar değil, evrende Hakk ile Hakk olan tün varlık alemidir.

AYİN-İ CEM’İN TARİHİ SÜREĞİ

Sümer, Hatti, Hitit ve Hurriler Tanrı El’in adıyla Alevi, Tanrı Teşub Ba.’nın adı ve dünyevi halifesi olan kralların “Patesi” lakabıyla Bektaşi halklar olup, dini bayramlarını su kaynakları, ulu dağlar,koruluklar ve açık hava ile kapalı mekanlardan oluşan tapınaklarda kutlamış, bağlama, liyr, gitar, tar, nefir, çalpara ve davul gibi enstrümanlar eşliğinde okunan yakarı ve ilahilerle sema ayinleri icra etmişlerdir.  Sümer ve Hititlerde Krallık kurumunca  belirlenmiş yönetmeliklere göre kutlanan din, doğa, bahar, yeni yıl, bağ bozumu ve bereket gibi bayram törenlerinin tümü Alevilikte de “Erkanname” denilen talimatnamelere bağlanmıştır. Alevilikteki Abdal Musa, Hızır, Hacı Bektaş, görgü, yargı ve sorgu cemleri gibi ayinler Sümer ve Hititlerin gök,fırtına, su, toprak ve bitki tanrılarına adadıkları törenlerin devamıdır. 

20140503_132735Zazaca heli veya “heliy-o çıla” denilen kartal donuyla Hititçe “Helippi” denilen tanrının halifesi ve Dedebaba işlevindeki kral, kraliçe ve prenslerin yönettiği dini törenlere bayram için özel kıyafetler giyen devlet erkanı, tapınak görevlileri, ritüelleri icra eden Lalupiya(Lolan) adamları, Lu meşedi denilen altın mızrak taşıyıcısı, Lu Nar denilen sarkıcılar, LuHubbi ve“tarvişgala”denilen dansçılar, LuMuhaldim denilen  sofracılar,  Lu Sagia denilen sakiler, LuGıs Pa denilen asa adamları, köçekler ve nöbetçi-gözcü gibi tören adamları katılmıştır. Urfa Göbeklitepe, Hititlerin Çorum Alacahöyük, Hattuşa Yazılıkaya, Kargamış ve Beyşehir Eflatunpınar anıtları tanrı,evren ve bağrındaki kozmik varlık aleminin Ayin-i Sema halinde görüntülendiği,  Alevi Ayin-i Cemlerinin esin kaynağı olan eşsiz örneklerdir. Tanrı Enlil’in E.KUR  makamında toplanan Hatti Ülkesi tanrılarını topluca yansıtan evreni bir kozmogram niteliğindeki en önemli anıt Hattuşa Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı’dır. Tapınaktaki görüntüleriyle tanrılar alemi çıplak gözle izlenebilen samanyolu ve diğer yıldızların gök kubbedeki yürüyüşünü, gün,ay, yıl ve ekinokslarla yaşanan evreni dögüleri kavratmaktadır.  Göbeklitepedeki gibi Hazzi ve Namni adıyla kişileştirilmiş dağlarla evreni yürüten Tanrı Teşup (Hadat-ELEL), leopar sırtında dağları yürüten Tanrıça Hepat, ardındaki oğlu Sarumma, gök–fırtına tanrısının adından 12 tanrı, tanrılaştırılmış dağlar, ırmaklar ,boğa adamların taşıdığı gökler, bitki tanrıları, tanrının kız kardeşi ve yardımcıları ile Hattuşa’nın cansız duvar yürüten Gök Tanrısı, Tanrıça Hepat’ın ardından gelen oğlu Şarumma(Sarru), kız torunları ve güvercin donunda yürüyen semazen tanrıçalarla Kırklar Meclisi sahnelenmiştir. Atalar Kültüne ait diğer galeride ise Nergal veya d.GİR denilen Kılıç Tanrısı (Zülfikar Ali-Yukarıdaki resim) ,Tanrı Şarruma ve 12 tanrı motifleri yer almıştır.


112 imam

                                  Hattuşa Yazılıkaya’da 12 Tanrı Motifi İ.Ö 1250-1275

OCAKLAR

Hititçe ocak terimi haşşa, Sümerce GUNNİ’dir. Ocakla ilgili  “fırın” terimiyse Hititçe ev “parna” veya “pir”den kaynaklıdır. Bu terimler Alevi-Bektaşi “Hassa Ocağı”nın temelidir. Alevilikte içine eğriden odunların girmediği varlık ocağı, güneş temelli Tanrı Ocağı’dır. Güneş Kültü kapsamında yapılanan Bektaşilik Güneş ve 12 gezegeni  temelinde Halife Dedebaba’ya bağlı  her biri farklı bir hizmete ait 12 Post Babası tarafından yönetilmiştir. Eski uygarlıklarda gök, fırtına ,ateş, hava,su ve toprak kültleri temelinde kişileştirilen tanrıların ülke genelinde biri merkezi olmak üzere ülkenin siyasi, kültürel, ekonomik ve stratejik öneme sahip diğer yerleşmelerine ,ulu dağlarına ve su kaynaklarına oturtulan kült mekanları birer tanrı , devlet ,yurt ,halk ve varlık ocağı olarak yaşamıştır. Sümer-Hitit ve Hurriler Döneminde Alevi inancının halkın ve hanedanların ortak dini , kralların da tanrı halifesi oluşu temelinde Hatti Ülkesinde kurulu Tanrı Devleti’ne (Taru Komana–Ali Komünü)ait ocaklar Halife krallar tarafından yönetilmiş, yılda iki kez ülkeyi dolaşan krallarca kontrol edilen taşra ocakları ise, merkezden atanan prens ve valilerce yönetilmiştir.

T.C’nin kuruluşuna dek yaşayan Hacı Bektaş-ı Veli Asitanesi merkezli Alevi-Bektaşi ocak sistemi, birer Tanrı Devleti olan Hitit–Sümer ve Hurrilerin siyasi, kültürel, ekonomik ve dini faaliyetlerine konu ocak sisteminin devamıdır. Selçuklu ve Osmanlı Dönemi boyunca Anadolu Alevi–Bektaşi halkı Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı ve bağlı yerel ocaklarla yönetilmiş, Anadolu’ya giren semavi dinler sürecinde işgalci halklarla sürekli savaşarak ,milyonlarca şehit ve şühedasıyla kültürel ve siyasi varlığını koruyup, günümüze taşımış ancak ,Selçuklu -Osmanlı Döneminde oluşturulan İslamik Ocaklar eliyle Aleviler büyük oranda  İslama asimile edilmişlerdir. Tekke ve Türbelerin seddiyle birlikte Alevilerin siyasi, dini ve idari yönetim merkezi olan Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı kapatılmış, Osmanlı Dönemi’nden itibaren yerel ocaklar ise çoğunlukla Osmanlı ataması olan Siyasal İslamcı–Nakşibendi yolaklı Seyyit, Dede, Çelebi gibi kişi ve çevrelerin eline geçmiştir. Toplumda siyasi ,dini ve ekonomik erk oluşturmak amacıyla siyaseten soylarını  Peygamber Muhammet’e bağlayan Alevi ve Sunni İslamcı ocak zadeler ile Çelebiler güncel siyasi konjöktüre uyarlanmış Türk, Kürt, Arap ve Alevi İslam temelli siyasi faaliyetleriyle Anadolu-Mezopotamya otokton halklarının ”Öze Dönüşü” ve bütünleşmelerinin önündeki en temel sorunlardan birini oluşturmaktadırlar.

YENİÇERİ OCAĞI :Sümerce “El Esker//ISKUR” adlı  tanrının yoluna revan askerin sanı ERİN, Alevilikte EREN,Kürtçe asker ,El Esker temelli Leşker’dir. Savaşan Tanrı Anşar kökenli askerin adı ANŞA ERİN temelli  Yeniçeri’dir. Asakir kelimesi de evreni savaşçı olan Fırtına Tanrısı EL İSKUR temellidir. Yeniçeri Ocağı, Anadolu Tanrısı Hüda Eli veya Hüda Baal’den adlanan Şah Edebeli Ocağı’ndan Alevi tanrısı “El” ile  onun yurdu olan Hatti Eli’ni ele geçiren Osmanlı’nın ilk kez kurduğu bir ocak değil, Hititlerin“Tuzzi “ ve “Anşa Erin” temelli asker ocağıdır.

Hitit BAYRAĞIRIZA ŞEHRİ:Evren Gök Tanrı’sının Devleti,galaksiler onun vücut şehirleridir. Rıza Şehri, Aleviler için evreni bir ütopya olan  Hatti, Hitit, ve Sümerler döneminde belli ölçüde hayata geçirilen Komün-ü Ali niteliğindeki Alevi-Bektaşi  Devletleri ve bağlı şehirleri temsil etmektedir. Sümer şehir devletlerinin her biri merkezinde tanrıya adanmış Siyasi,Ekonomik ve Kültürel işlevlere sahne Merkezi bir Tapınak-Saray etrafında kurulmuştur. Hattilerce Taru Komana adıyla ifadesini bulan komünal “Gök Tanrı Devleti”nin egemenlik sembolü; iki dağ tanrısı üzerinde yükselen kanatlı güneş ve altındaki çifte Zülfikar  olup, adı Labarna-Tabarna okunan,tek ayak üzerinde duran tanrı halifesi kral onun temsilcisi idi. Halife kralın üzerine çıktığı ayak, Aleviliğin Ayakçı Postu ve Hızır’ın Ayağı temelinde Hatti Ülkesinin Payitahtını temsil etmektedir.Kadim zamanlarda her bir şehir güneşe, aya , gök, güneş ve fırtına tanrılarına adanıyor, merkezinde tanrı makamlarının bulunduğu kentsel yaşam göksel şehirlere konu evrenin ve adandıkları tanrıların ilahi yasalarıyla yönetiliyordu.Gök kubbeyi birer inci tanesi gibi süsleyen cisimlerin her biri tanrının vücut şehirleri,varlık aleminin, bilimin, ilim ve irfanın kaynağı olarak değer görüyordu.Başkent Hattuşa ülke topraklarının sahibi olan Fırtına Tanrısı ‘nın Makamı ,Hatti Ülkesi’nın diğer tanrıları ve bu ülkeyle barış yoluyla birleşen kent ve ülkelerin tanrılarına ait tapınaklara sahipti.Hitit İnancı Ülke tanrılarını bütünleştirerek  evrensel değerlere ulaşmıştır. Sivas Sarissa gibi birer su hendeğiyle çevrili, Hızır Qal(Hisar Kale)imgeli kale kentler ,kent toprağını yöneten merkezi bir tapınak-saray etrafında yapılanıyor, özel mülkiyetin sınırlandırıldığı koşullarda kentliler komünal–ortakçı yaşam koşullarında yaşıyor, topografik konum ve güvenlik koşullarına göre tanrı,tanrıça rölyefleri, aslan, grifon, sfenks gibi koruyucu hayvan heykellerinin yanı sıra, ana kapılarda ve tapınak duvarlarında varlığın birliğini kavratan karışık bedenli varlıkların da bulunduğu değişik tören tasvirlerine konu farklı sayıda kozmik kapılara sahip oluyordu. Temsil ettikleri gök cisimleri ve tanrılar ile siyasi ve sosyo-ekonomik işlevleri temelinde kozmik ve doğasal bir kimliğe bürünen tanrı şehirleri, Aleviliğin “Ben İlim şehriyim, Ali O’nun kapısıdır” cümlesiyle özetlenmiştir.