GÖBEKLİTEPE VE ANKARADA BİR YAPININ SIRLI HİKAYESİ

GÖBEKLİTEPE-KADINCIĞIN SIR KÜPÜ VE BİR YAPININ HİKAYESİ

         

( Telif hakkı tarafıma aittir,İzinsiz alıntı yapılamaz,çoğaltılıp  kullanılamaz, açıklanmış içerikler dolaylı yollardan anlatılarak kitap,makale yapılamaz, mimari içerik üzerinden görsel  kurgular  yapılamaz )

Kemal SOYER/Y.Mimar

Kültürel Mirası Araştırma ve Koruma Uzmanı- Emekli Genel Müdür 29.Ekim 2016

1993 yılı sonbaharında Ankara Hacı Bektaş-ı Veli Derneği  bir dayanışma yemeği düzenlemiş, o davete ben de katılmıştım.Yemeğin katkı ve bağışlar bölümünde davetlilerden biri Ankara Gölbaşı’ndaki arsasını Kültür Merkezi yapılmak üzere derneğe bağışlayacağını  açıkladı. Bunun üzerine ayağa kalkarak kendimi tanıttım ve arsa bağışlanacak olursa Hacı Bektaş-ı Veli  adına Anadolu Uygarlıklarına dayalı Alevi Bektaşi Kültürünü araştırıp tanıtacak  Kültür Merkezi Projelerini bağış olarak yapacağımı, ancak merkezin Gölbaşı yerine Ankara’da yapılması gerektiğini belirttim. Yıllardır düşlediğim projenin zemini doğmuş,delilin fitili ateşlenmişti. Doğan Taşdelen’le yapılan görüşmeler sonucu Dikmende Belediye’ye ait iki parsel satın alındı ve işe koyulduk.Yapı Türkiye Alevilerinin Başkent Ankara’daki İlk Kültür Merkezi olarak Kırklar Meclisi işleviyle bilimsel araştırma, dokümantasyon ,eğitim ve yayın işlevlerini görecek, Hünkar’ın ezeli yolunu yeniden canlandıracaktı.

Dernek Yönetimini topladım.Projenin ilke ve esaslarını gerekçeleriyle birlikte açıkladım.  Aleviler bilime ve uzmanlığıma güvenerek görüşlerimi kabul ettiler.Bu ilkelere göre Alevi-Bektaşi Kültür ve Uygarlık birikimi Çatalhöyük, Nevali Çori ve Göbeklitepe gibi Neolitik Dönemleri de kapsayacak şekilde Anadolu–Mezopotamya Uygarlıkları temelinde  ele alınacak, arsanın verdiği olanaklar ölçüsünde yapı içi ve çevresinde bu uygarlıklardan örnekler sergilenecek, Cem Evi bölümünde Anadolu tanrıları, Horasan Postu ,çift aslanlı Zülfikarlı taht ile Has Ocak ,yapının ön cephesine  Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli , Kadıncık Ana , yurt ve yol oğulları olan Hızır Lale, aslan çifti, iki sütun üzerinde yediler, yedi kat gök ile yeri sembolize eden katmanlı evren ( güneş-galaksi ) , evrenin dönüşü, Fırtına Tanrılarını simgeleyen gök kuşağı ve yapının çatısında Tanrı Enlil’in E`.KUR Ziguratını sembolize eden kubbe ,gönderinde burçlar ve Hatti Güneşi temelli 12′ li teslim taşıyla simgeli evren ve 12 semazen  konulacaktı. Binada bilim adamlarına ait araştırma mekanlarının yanı sıra radyo ve TV Stüdyosu da yer alacaktı . Proje bu ilkeler üzerinden tasarlandı ,hazırlanan tanıtım broşürü eşliğinde yurt içi ve dışında seri konferanslar verildi ve toplanan paralarla gerekli hazırlık yapılarak 23.Ekim 1994‘de yaklaşık elli bin kişinin katıldığı törenle binanın temeli  Cumhurbaşkanı Demirel tarafından atıldı.

Y.Mimar Kemal SOYER, Cumhurbaskanı  Süleyman DEMIREL  ve Ali DOGAN

23 Ekim 1994

Demirel’in konuşmasının ardından kürsüye çıkarak projeyi açıkladım,  Alevi- Bektaşi Kültür ve Uygarlık birikiminin kadim Anadolu-Mezopotamya uygarlıklarından kaynaklandığını belirttim ve  “Evrensel Alevilik-On bin yıllık Alevlik”mesajını verdim. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Demirel, beni işaret ederek yanına çağırdı ve bu konuyu köşkte görüşelim dedi. Yaklaşık on beş gün sonra köşke gittim ve kendisine  Kayseri Müzesinde yer alan Hatti Dönemine ait İDOL olarak bilinen Tanrıçalı Matara’nın (Mater Kibele) bir örneğini hediye ettim. Merakla bu nedir ? diye sordu.Bu mataranın evreni kendi varlığından var eden Tanrı Ana’yı ve ilk var olan insan ve varlık çiftini sembolize ettiğini ,Aleviliğin Anadolu ile Küpü Dolu Kadıncık Ana motifinin kökeni olduğunu anlattım. Demirel şaşırmıştı.Peki bu anlatım İslama aykırı değil mi? dedi. Bu eserin askerlerimizin belindeki matara ve gelinlerin eşiklerde kırdıkları  rızık ve bereket küpleriyle yaşadığını, Hacı Bektaş ile Kadıncığın buluştuğu Serçeşme ile evreni var eden Ab-ı Hayat Suyunu -Anadoluda’ki Cennetin Irmaklarını ,ilk insanı ,dolayısıyla Havva denilen Su ANA’yı sembolize ettiğini belirtince derinden düşünmeye başladı. Kendisine Alevilerin sırrını faş etmiştim.Sakince karşıladı.Büyük bir hoşgörüyle memnun olduğunu belirterek 15 gün sonra yine gel, ancak bu yapının ön cephesine Atatürk’ü koyalım dedi.Sonraki görüşmede yapı girişinin Aleviliğin “Varlığın Birliği” temelinde  varoluşu sembolize ettiğini, bu nedenle Atatürk’e giriş holünde bir büst yapacağımızı belirttim.

EVRENİ VAR EDEN  KÜPÜ DOLU KADINCIK-ANADOLU

Küpü Dolu Kadıncık Ana-Ayni ANA,Mater Kibele-DUKU ANA,HABBE/HEPATU ANA

ANADOLU-ENLİL-LULU ve ENKİ

” Bu dünyaya dolu geldim dolu benim.Bilmeyenler bilsin beni ben Ali’yim.Ali benim”

Pir Sultan Abdal -Telli Kur’an’dan

Yapı hızla ilerliyordu.Devlet projeyi ve ortaya konulacak içeriği takip ediyordu.Sıra teşhir,tanzim  ve  çevre düzeni projelerinin  hazırlanmasına gelmişti.Vakıf Başkanı Ali Doğan bana Konya yolu  Ahiboz mevkiinde üniversite için 40 dönüm arsanın şahsı adına  tahsis edileceğini ,Vakfın olanaklarını buraya seferber edeceğini,tasarlanan projelerin fazla maliyet getireceği bahanesiyle yapı içi ve dışında Hatti-Hitit eserlerine yer veremeyeceklerini, devletin de bu konudan rahatsız olduğunu belirtti. Kendisine karanlık çevrelerle  işbirliği içinde olduğunu bildiğimi, projeyi bilerek amacından saptırdığını söyledim ve ardından Vakıf başkan Yardımcılığı görevini bıraktım.İnşaatın başlangıcında iflas ve konkordato ilan eden Ali Doğan’nın maden vb. işleri açılmıştı.Aşık Mahsuni  toplanan paranın hesabını sorduğu için üyeliği düşürülmüş, bina günümüzdeki şekliyle tamamlanmış, kapısına Atatürk heykeli dikilerek resmi bir daire hüviyeti kazandırılan yapı Anadolu Alevi kimliği ,binlerce yıllık tarih , kültür ve uygarlık bilincinden  soyut bir görünüm içinde kullanıma açılmıştı. Ali Doğan’ın ölümüyle Alevi Bektaşi Kültürü konusunda bilimsel hiçbir ehliyeti ve yetkinliği bulunmayan ve inşaatta bekçi olarak çalışan Ali Doğan’ın  yakını  Ercan Geçmez yönetime getirilmişti. Telif hakkı nedeniyle tarafımdan her hangi bir izin de verilmediği halde Ercan GEÇMEZ  Erdoğan Çınar’ın Ofisinde çalıştığını belirten Namık Kemal Kaya adlı bir mimara yapıda tadilatlar yaptırmış, her yıl yeni bir kültür merkezi yapacak kadar para kazanabilecek alışveriş merkezini özel hastaneye çevirmiş, faaliyetlerde Alevi-İslam programları, “Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi” gibi konularla uğraşılmış, sonuçta tasarlanan bilimsel faaliyetler ve yapının tamamlanması yerine önemli bir bölümü kreş haline getirilmiştir. Bu yapının tamamlanması  bilinçli olarak engellenmiştir. H.B.Anadolu Kültür Vakfının Kurucu üyesi ,vakfın ve yapının ad babası olduğum halde Ercan Geçmez ile merkez ve taşradaki sorumlu ekipten bu eserin tamamlanması yönünde tek  bir talep bile gelmemiştir. Kadıncık Ana ile Hızır Laleyi mihraba koydurmayan zihniyet, Vakıftaki Alevi İslamcı zihniyetle birlikte hareket ediyordu.Baskılar altında bu kadar yapabildim.Orijinal proje ve projeyle ilgili ilk tanıtım kitabı elimdedir. Sorunun ardında devlete hakim olup Anadolu uygarlıklarına aykırı kültür politikaları uygulayan Türk-İslamcı zihniyet, siyasi çevreler ve Alevi İslamcı kişiler var.Belediye Başkanlıkları ile partilerde olduğu gibi bazı Alevi kurum ve kuruluşlarının başına getirilen ve yıllarca oralarda tutularak sahte Alevi açılımları ,  Kültür Varlığı olarak tescil edilmiş Ankara Hüseyin Gazi Türbesine “Mescit-Cem Evi”  yapan  Hüseyin Gazi Derneği ve Vakfı  ile bu projeden başlayarak  İzzettin Doğan gibi Cami-Cem Evi yapmaya kalkışan hizmet erleri vardır. Anadolu Alevi Bektaşi Kimliğini arkeolojik eserlerle ayrıntıda  yansıtan bir başka çalışmayı İsviçre St. Gallen DİAKM’de yaptım. Ancak onlar da bu çalışmaları yeterince anlayamadılar, tanıtamadılar. Hikaye uzun ancak, bu kadarı yeterli.

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Merkezi yapısı  neleri kavratıyor

Dikmen Kültür Merkezi

Göbeklitepe-Evren- Kadıncık Ana,yedi tanrı, yedi kat gök-yedi kat yer ve on dört masumu pak

Giriş cephesini Hitit tapınak cepheleri ve Sümerlerin üç kozmik halka içinde tanımladıkları tanrılar yolu  gibi  üç bölüme ayırdım.Giriş kapısını  “Taç Kapı” da denilen “Hakk Kapısı” imgesinde tasarladım. Kapının  iki yanına Nevali Çori ve Hitit tapınak direklerinde  yer alan ve 1995’de Göbeklitepeyle açığa çıkan Hızır Lale  adıyla tanrı varlık çifti, yedi  tanrı,yedi kat gök ve yedi kat yer, 12 burç, dağ tanrıları, on yedi kemerbest, Ko-mulkaya, Kalemkaya, yürüyen Tekke Kaya (DUKU)  ve “On dört Masum-u Pakı” simgeleyen yedi kademeli iki sütunu yerleştirdim.

Taç Kapı üstünde her iki sütunu bağlayan  portale Hatti Güneş Kursundan uyarladığım Hazzi Bektaş Logosunu Serçeşme ve “Sarı Öküz”ün başındaki güneş-evren olarak yerleştirdim. Evrenin dönüşünü , güneşin  dağlardan doğuşu ve batışını ve tabansız direkleri kavratan bu kursların üzerinde güvercin donunda uçan (üst ölçekte kartal  ve turna donu) Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli olacaktı.

Evrenin derinliğine açılan imgede yapının içine doğru çektiğim kapının iki yanına gök kuşağının altına Hacı Bektaş-ı Veli ile Kadıncık Ana ve Hızır Lale’yi yerleştirdim.

Yapının gönderinde Güneşi-Kızılkayayı omuzlayan Hamza Baba-Sarı Öküz  imgeli 12 semazen,  Nevali Çori -Göbeklitepe ve Hitit Yazılıkaya’daki 12 Tanrıyı  sembolize etmektedir.

Tanrı çiftinin  Fırtına Tanrısı işlevlerini Bingöl Dağından doğan Heftreng Suyu imgeli  Mala ve Arunzah  adlı Engür Irmakları olan Fırat-Dicle’yi kapının üzerinden aşan yedi renkli gök kuşağıyla Dimili Baba ve kollarından akan “Yedi Su-Yedi Tanrı” ile ifade ettim. Bunların altında Hünkar-Kadıncık Ana ve önlerinde havuzlar olacaktı.Böylece insanlar Göbeklitepe ve Hitit tapınakları tarzında  resim diliyle Hünkar, Kadıncık ve Hızır Lale’nin Serçeşme sanını kavrayacaklardı.

Taç kapının üstüne  üç kozmik  halka içinde Küpü Dolu Kadıncık Ana,  Göbeklitepe ve semah imgesinde dönen  katmanlı evrenin doğuşunu-büyük patlamayı bir bütün olarak  ifade eden Çatalhöyük’teki Tanrı Ana ile Hacı Bektaş Meydan Evi tavanını içeren kubbe  motifini  yaptım, altına “Bütün Evren Semah Döner“ yazısını yazdırdım.

Taç kapının  iki yakasındaki cepheleri  evrenin doğduğu  Karanlık Deryadan aydınlığa çıkan  kozmik dalgalar ,  tanrılar yolu imgesinde içten dışa doğru açılan çerçevelerle sardırdım.

Dikmen Cephe

DÜNYANIN ÜZERİNE DEMİRDEN DİREK  KONULURKEN

img_1087

HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR MERKEZİ ÖN CEPHE-ANKARA DİKMEN

Dikmen Caddesi yönüne bakan cephedeki kare  çerçevenin etrafına Hünkarın “Her ne ararsan kendinde ara Kudüs’te, Mekke’de Haçta değildir” sözünü öküzün tarla sürüşü esprisiyle yazdırdım. Bu söz, Anadolu halkına özünü ,kimliğini ve tarihini kendinde , Anadolu-Mezopotamya Uygarlıklarında ara, başka yerde arama  diyor. Bende okuyup hilkat uykusundan uyansınlar diye ana yoldan görülen cepheye yazdırdım.Ancak ne yazık ki Devlet yurttaşlarına adeta yönünü Avrupa’ya, Mekke’ye, Küdus’e, Orta Asya’ya çevir, evreni, Anadolu’yu ve buradaki binlerce yıllık kültür ve uygarlık  tarihini  görme diyen kültür politikaları uyguluyor.Biz ise Türkiye halkının Anadolu-Mezopotamya Uygarlık birikimine dayalı köklü tarihi üzerinde aydınlık ve sağlam bir gelecek yaratma arzusuyla hareket ediyoruz.

Binanın cephesini Hazreti Hızır’ın ak donu,sarayı ve abdesti alınmış namazı kılınmış “Hakk ile Hakk Hünkar” gerçeğiyle beyaz renkli cam mozaik kaplattım. Teras katındaki Cem Evi’nin çatısını Sümer Tanrısı Enlil’in karanlık deryadan doğan dağı- Ziguratı imgesinde kare piramit formunda cam kubbe, kubbenin üzerine Pir Sultanın “Dünyanın üzerinde kurulu direk-Yerden göğe bir direktir Hak Muhammet Ali ” dizelerindeki evrenin axis mundisi  olan  tanrının direği imgesinde başında 12”li yıldız bulunan demirden bir direk diktim. Etrafına  Göbeklitepedeki 12 sütun, Hatti Güneş Kursunda yeşeren 12 ışık dal, Hattuşa Yazılıkaya’daki 12 Tanrı, 12 Burç,Teslim Taşı ve Anadolu ozanları, eren ve evliyalarıyla aydınlanmış dünya insanını sembolize eden farklı renklerden semah halindeki 12 insanı direğe sardırdım. Direğin altından kubbenin uçlarına gerdirilen 12 adet zincir ve saçak altlarına yerleştirilen aslan başlı çörtenlerle Hünkarın eteğinden, gök deryadan akan varlık selini sembolize ettim.Cem Evinin içine Anadolu tanrıları,aslanlı taht, Çifte Zülfikar ve evreni Fatma Analı Has Ocak olacaktı.Böylece insanlar Aleviliği salt kült yapılarına yansıyan form,strüktür ve sembollerle değil onlara yüklenen evrene dayalı kültsel ,ritüelistik ve kültürel  öğretinin içsel dünyasını da kavrayacaklardı.Post modern çağda ,geleneğin yeniden inşaası  için gerekli toplumsal  mekanların  üretimine  temel referanslar verecek olan bu yapıyı istediğim şekilde yaptırmadılar.

Neolitik dönem dahil, Sümer,Hatti, Hitit ve Hurri Dönemi Alevi-Bektaşi mitoslarını bir bütün halinde bu yapıya yükledim. Bu tasarımlardan, güvercin donunda uçan Hünkar ile Velayetnamede bu yurdun oğulları ve bekçileri ,yani, gerçek sahiplerinin anası olan Kadıncık Ana ile devletin bekçi olarak gördüğü Hızır Lale evlatları  yok sayıldığından yapılmadı. Çünkü evrene ve tanrıya aşikar bir gerçeği vurguluyorlardı.Yerine Atatürk Heykeli konuldu ve böylece Hakk Kapısı, Hacı Bektaş Dergahını kapatan M.Kemal’in Kapısı oldu.Yapı Anadolu Aleviliğini karartan Alevi-İslamcı zihniyete sahip bir ekipçe ele geçirilmişti.Daha sonraları  Cengiz GÜLEÇ’in başkanlığında   kurulan  “Alevi Enstitüsü” belli amaçlarla Vakfa adapte edilip yapıya yerleştirildi. Enstitü, Ertuğrul Günay,ABD’de Alevilik gibi özel eğitimler alıp, CHP’den vekil yapılarak Alevi Dosyasını yöneten Aykan Erdemir, Eşi Tuğba Erdemir ,Vatikan Büyükelçisi ,Devletli Postnişin Veliyettin Ulusoy‘un da(!) katıldığı törenle Aykan Erdemir’in dikkat çektiği gibi özellikle de “Vatikan Büyük elçisinin elleriyle(!)” açılmıştı. Alevi Enstitüsü’nün Kurucularından Ayhan YALÇINKAYA’ya tahmin ettiğim amaçlarını hatırlattığımda Bizim için Alevilik Alevilere bırakılmayacak kadar önemlidir” yanıtını vermiş, böylece Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın, dolayısıyla Alevi faaliyetlerinin bir takım iç ve dış çevrelerin kontrolüne girdiği anlaşılmıştı. Tekke ve Zaviyelerin Seddine yönelik Kanunla kapatılan  Hacı Bektaş Veli Dergahı Sümerlerden beri Anadolu Alevilerinin Babalık ve “Tanrı Makamı” idi. Bu nedenle Vatikan’ın “Papalık Makamı”na rakip olarak  siyasi ve tarihi bir öneme sahipti(!) ve bilindiği gibi Cumhuriyetin kuruluşunun ardından apar topar kapatıldı.

Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Merkezine yüklediğim kadim sembollerin kökleri Göbeklitepe’ye dek uzanıyordu. Hatti Güneşi ve 12 dilimli Bektaşi Tacı Göbeklitepe tapınak formlarıyla benzer bir evreni temayı içeriyordu.

Hatti Güneşi-Boğa başındaki Evren

HATTİ GÜNEŞİ  İ.Ö 2100

Hüseyni Taç

HÜSEYNİ TAÇ-Hatti Güneşi

ŞANLIURFA GÖBEKLİTEPE ANADOLU ALEVİLİĞİNİN

12.000 YILLIK KÜLTÜR VE UYGARLIK TARİHİNİN SOMUT BELGESİ

Ondört bin yıl gezdim pervanelikte, Sıtkı ismin duydum divanelikte

Kırkların Ceminde Dara düş oldum ,Haydar Dost ,Dara düş oldun”

Dizeleri bu gerçeği anlatıyordu. Göbeklitepe bilinenin aksine ,kadim uygarlık merkezinin güney Mezopotamya değil, Anadolu olduğunu ortaya koymuştur.

Resim National Geographic’ten

HATTİ GÜNEŞİ FORMUNDA GÖBEKLİTEPE

GÖBEKLİTEPE MATER KİBELE -KÜPÜ DOLU KADINCIK ANA -DİLMUN BAHÇESİ, TAPINAKLAR  HAYAT AĞACI

TAPINAKLARIN MERKEZİNDEKİ SÜTUNLAR (İSTANU-ESTAN-ASİTANE)  ; İnsan olarak LU-LU -DIMILİ

                         EVRENİ HALK  NAM.DUMU LU.ULU.LU (insan ve varlık alemi)

(Resim İlker Taner Uzun)

 Göbeklitepe yukarıdaki Alevi Ziyaretinin altında yatıyordu,

 12000 yıllık  kültürel ekin, üzerindeki dilek ağacıyla yeşermişti,

Dilek Ağacı motifi Sümerlerden beri bilinen Hayat Ağacı motifi idi.

 Aşağıdaki resim

 Pir Sultan Abdal Hatti Güneşi ve Göbeklitepe

 Proje Kemal SOYER-Heykel Cahit KOÇÇOBAN

 1980-1993 Sivas Banaz Köyü

Pir Sultan

 Pir Sultan Abdal canlara  şöyle tembih etmişti :

Adem eker yeryüzüne ekini.

Ekin saklar yer altında kökünü.

Ayıkla gör karasını akını.

Söyle canım söyle dinlesin canlar“.

Biz de ayıkladık karasını ,geriye Pir Sultanla Ak Hızır’ın Darı ,Divanı kaldı

Göbeklitepe Anadolu’da varlığı bilinen binlerce Hızır Ziyaretlerinin aynısı

Boz Atlı  Hızır’ın Atının Nalı

Kemal SOYER’in Köyü (Hazzi Kantaru Sol Kondur-İskender-Göbeklitepe)

 Tanrı Teşup’un Kuntarası-Lalapaduva Dağı ve Tanrının Has Kantarı

Göbeklitepe Lol diliyle ; Ko-e Heza,Ko-e Harsiye, Harsiya Lola(Hursag) denilen Tanrı Dağı, Horasan Postu,Varoluşun varlık diliyle anlatımı, Küpü Dolu Kadıncık Ana (Hepat), Anadolu,Ana Lola,Ayni Ana,Ayin-i Sema-Cem,Evreni semah,Güneş Baba-Ana, Hatti Güneşi ve Yürüyen Tekke Kaya (DUKU) mitoslarının evreni kaynağı ve ilk Asitane Örneği: Bu evreni eser, Dicle Fırat otokton halkları Lulu-Dımılilerin, Hızır’ın Halkı olan  Alevi ve Ezidilerin evreni anlatan ezeli kült merkezi. Göbeklitepe, Hatti Güneşi  ve İdol Ana arasında 7000 yıllık zaman farkı var.Peki binlerce yıllık süreçlerde bu formlar neden değişmiyor?. Cevabı basit. Çünkü, asılları gök kubbede. Başımıza taç ettiğimiz Gök Ana ile Güneş Baba ezeli ,Alevi deyişiyle “Ezel ahir dünya yine bu idi”. Bu nedenle Ezel Ali, Ahir Ali diyoruz. Ayin-i Cem ve Semah günümüzdeki gibi evreni aynadan izleniyordu.

Ankara’daki bir Sempozyumda GAP. bölgesinde çok değerli çalışmalar yapan Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Harald Hauptman’la Nevali Çori Tapınağının  mimari değerlendirmesini yapmış, ona bu plan ve ibadet geleneğinin Anadolu Aleviliğinde yaşadığını belirtmiştim. 1994 de Hauptman bana Göbeklitepenin magnetik rezonansla elde edilen ilk görüntülerini anlatmıştı. Kazıların ilk yılında da Göbeklitepe’yi kazan Klaus Schmidt’le kazı alanında inceleme ve gözlemler yaptım.2003’de Bakanlıktan bir gurupla Göbeklitepe’ye gittim. Schmidt’e Göbeklitepedeki dilek ağaçlı Alevi ziyaretinin Neolitik  kültün günümüze yansıyan binlerce yıllık  özü olduğunu, aslanlı paye ile  boğa,tilki ve turna rölyefleri bulunan Tanrının Direği (GA-LU-EN-Gİ/Hızır Kal Enki) üzerinden Göbeklitepenin Alevicesini anlatarak, Fırtına Tanrısı Kültü ile buradaki  direkli tapınak sisteminin Alevi Cemevleri, Anadolu konutları ve Ziyaret yapılan Babadağ, Bingöl Dağı, Hazar Baba ve Düzgün Baba gibi dağlarda yaşadığını belirttim. Olayın tanıkları yaşıyor.Ve yabancı bilim adamlarının çoğu tespitlerimizin doğru olduğunu biliyor. 1999 da Dünya Mimarlık Kongresine katıldığım Pekin’de Küpü Dolu Kadıncı Ana (Matara) ile Göbeklitepeyi Tanrı Evi -Evren olarak “Kültürlerin Belleği Anadolu Afişiyle” anlattım. Alevi Cem Evi ve konut mimarisinin Çatalhöyük, Nevali Çori ve Göbeklitepe tapınaklarına uzanan ilahi bir yapı geleneği olduğunu belirttim. Dünya mimarları ilk kez 12 bin yıllık yapılarla tanıştı. Türkiye ilk kez Dünya Mimarlık kongresinin  ülkemizde yapılması seçimini kazandı ve 2005 yılında 7000 Mimar Anadoluyu gezdi, ülkelerinde tanıttı.

Seyrani;

Kudreti Hallaka ibretle baktım, Gördüm her bir varlık bir şan içinde,

Uyanıp çakmağım çerağım yaktım,Vücudum bir buldum cihan içinde

Kandil asılırken arşı rahmanda ,Bülbül olup gonca gülünde idim” diyor.

 GÖBEKLİTEPE VE NEVALİ ÇORİ TAPINAKLARI

 ANADOLU CEM EVLERİYLE YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR.

Zile Cem Evi

TOKAT ZİLE ACISU KÖYÜ CEMEVİ -1995

Yapının merkezi ve çevresinde  (T) başlı direkler  ve aralarında Göbeklitepedeki gibi uzaya açılan pencere-kozmosun merkezi var.1995 yılında rölövesini çıkarttığım bu yapı, Kültür Bakanlığınca 1998 yılında yapılan Mimar Sinan Sergisinde Anadolu  Mimarisinin temel örnekleri arasında sergilendi.Bu yapılar  toprak örtülü kubbeleriyle birer Göbeklitepe ile Nevali Çori Tapınağıdır.Acısı Cem Evi direkleri başlıklarındaki semboller ve gövdelerine asılı boğa ve geyik başlarıyla Pir Sultan’ın “yerden göğe bir direktir,Hakk Muhammet Ali”dizeleriyle faş edilen evreni , tanrıları  ve burçları sembolize etmektedir. Bu konu detaylarıyla ileride yayınlanacak kitapta yer alacaktır.

Varto İskender’de doğduğum ev, Acısı Köyu Cem Evi -Nevali Çori ve Göbeklitepe gibiydi. 1966 Varto  depremiyle yıkıldı. Yeni evimin balkon tavanlarını eski evin tavanları gibi yaptım. Yukarıdaki yapıyı 1995‘de tespit ettim. Köye gittiğimde yıkıyorlardı. 200 yıllık bir Cem Evi, Bakanlıkça tescil edeceğim diye uyardım.Sağ olsunlar bir tanesini restore etmişler. İçindeki direk sistemi, direklere asılı boğa ve geyik başları ve  kök boyalarla yapılmış varlık bezemeleri Çatalhöyük,  Nevali Çori ve Göbeklitepeyle aynı kültsel imgeleri taşıyor.. Aşağıdaki resimler  Nevali Çori Tapınağı’na ait.

NEVALİ ÇORİ TAPINAĞI -İ.Ö 7-9 BİN ARASI-Yüzyüze oturma düzeni

ACISU

TOKAT ZİLE ACISU KÖYÜ CEM EVİ

   Göbeklitepe Direği-Dersim Pir Sultan Evi’nin boğa başlı direği

                                                                gobek

Belinde H formlu gök-yer  ve tanrı logogramlarıyla  Tekke Kaya yürüten, ırmak akıtan tanrı- direk  İ.Ö.9500-10.000 Göbeklitepe

Göbeklitepe  Anadolu’da -Alevi Bektaşi Mimarisinde ,DAğ ziyaretlerinde ve ritüellerde yaşamaya devam ediyor.(Bu tespitler şahsıma aittir.İzinsiz kullanılamazlar)

sdc13371

Varto Gölyayla Köyü Cem Evi direği.Göbeklitepenin iz düşümü.

GÖBEKLİTEPE’den VARLIĞI BİLİNEN DÖRT DİREKLİ TAPINAK  PLANI GÜNCEL MEKAN DÜZENLEMELERİ EŞLİĞİNDE VARTO GÖLYAYLA(QUZIK) CEM EVİNDE UYGULANMIŞTIR

PROJE KEMAL SOYER-2012

Plan

VARTO  GÖLYAYLA KÖYÜ CEM EVİ TAVANI –PROJE KEMAL SOYER-Y.MİMAR

img_1088

Yukarıdaki resim 2001 yılında yaptığım  bir takvimin yaprağından.En üstte güneş sistemi, ortada Sivas Banaz Köyü Pir Sultan Evi tavanı, tavana asılı kalburlar evreni rızık küplerinin sembolleri,tavanın altındaki çocuklar Sivas katliamında”Semahta Yananlar”,en alttaki Antalya Tekke Köyü Budala Baba Türbesi,Önündeki Kırklar Meydanı ve evrenle birlikte dönen  Alevi canlar.