80 DARBESİ SONRASINDA ALEVİ HAREKETİ ve  SİVAS KATLİAMI

80 DARBESİ SONRASINDA ALEVİ HAREKETİ  ve SİVAS KATLİAMI

Kemal Soyer/ Y.Mimar

Kemal SOYER ve Pir Sultan 1993- Katliamdan bir gün önce ,

Anadolu Aleviliği ,Göbeklitepe’den günümüze Anadolu’ya özgü uygarlıklar yaratan kadim bir kültür ve uygarlık birikimidir. Sümer, Hatti, Hitit ve Hurri gibi büyük uygarlıkları yaratan Alevi-Bektaşi Halklar  Musevi-İsevi ve İslam dinlerinin etkileriyle ana vatanları Anadolu’da sürekli olarak işgal, katliam ve sürgünlere maruz kaldılar. Selçukluların Anadolu’ya girmesiyle birlikte giderek kurumlaşmaya başlayan Siyasal İslamcı güçler 1240’da Kürt ve Bizans güçleriyle ortaklaşarak Kırşehir-Malya’da,1516 Çaldıran Savaşıyla birlikte ülke genelinde Alevi katliamları gerçekleştirdiler. Yavuz ile Kürt İdris-i Bitlisinin organize ettikleri yaklaşık 400 Yıl süren Osmanlı-Kürt Derebeyleri Ortak  Yönetimi boyunca süreklilik kazanan kitlesel katliam ve asimilasyonlar Osmanlı’nın yıkılışına dek sürdü.

Başta 1921 Koçgiri ve 1937-38 Dersim Katliamı olmak üzere ,1978’de Maraş ve 1980’de Çorum katliamlarının art arda gelişiyle Alevi Halkı kendi  beşeri ve kültürel varlığını sürdürebileceği çağdaş bir örgütlenmenin arayışına girdi. Anadolu Aleviliğinin kırsal çevrede yaşamaya devam eden kültürel varlığının Pir Sultan Abdal’ın direngen önderlik ruhuyla bütünleştirilerek toplumsal yaşamda etkinleştirilmesi fikriyle Kültür Bakanlığında görevli teknokratlardan Kemal Soyer, Mustafa Akpolat, Cihangir Canpolat ve Cahit Koççoban gibi Anadolu aydınlarının 1978 den itibaren organize ettikleri Banaz Pir Sultan Abdal Anıtı 1980 yılında halkın katkısıyla gerçekleşti. Aynı yıl Soyer’n projesiyle Sivas Sivrialan Aşık Veysel  Evi’nin bir bölümünün Müze’ye dönüştürülmesiyle birlikte Anadolu Aleviliği bu projeler eşliğinde ülke gündemindeki yerini almaya başladı. 1980-90 arası süreçte Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ile Hacı Bektaş Kültür Dernekleri gibi Alevi STK’ları toplumsal yaşama katıldı.

78 Kuşağının başlattığı düzen karşıtı toplumsal muhalefetin 80 darbesinin dar ağaçları ve işkenceci yöntemlerle bastırılmasının ardından Anadolu Alevilerinin Pir Sultan,Hacı Bektaş, Abdal Musa ve Aşık Veysel kimlikleri üzerinden başlattıkları Alevi Aydınlanma hareketi giderek canlanmış, 1993 yılında Kültür Bakanlığından sağlanan  ödeneklerle hazırladığımız  proje kapsamında Pir Sultanın Beton Anıtı Bakır kaplanıp etrafına Amfi Tiyatro ve Tören alanları yapılarak geniş katılımlı kültür şenliklerine hazır hale getirilmişti. Soyer’in 1993 de Antalya Elmalı Tekke Köyü Abdal Musa Kültür Merkezi ve Amfi Tiyatrosu ile Ankara’da Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Merkezi Projeleri Türkiye Alevi Halkının gündeminde yer almış, Anadolu Alevileri yurdun dört bir yanında kendi kimlik değerleri etrafında birleşme sürecine girmişlerdi. 80 darbesiyle devrimci gençliği dar ağaçlarına ve işkencelere mahkum edenler darbe sonrası süreçte başlatılan Alevi Aydınlanma Hareketini de dikkatle takip ediyor ve karşı atak için fırsat kolluyorlardı.

2-3 Temmuz 1993 de Kültür Bakanı Fikri SAĞLAR önemli sayıda SHP‘li vekil ve Anadolu’nun dört bir yanından harekete geçen binlerce katılımcıyla Ülke genelinde ve Dünyada ses getirecek  ölçekte BANAZ’da Pir SULTAN ABDAL KÜLTÜR ŞENLİKLERİ  gerçekleşecekti.Ancak, önceden planlanan programın aksine bir ay kala Dernek yönetimi Şenliklerin Banaz’ın yanı sıra Sivas İl Merkezinde de  yapılması yönünde karar almış, bu kapsamda Aziz Nesin’in de şenliğe davet edilmesi üzerine Sivas’ta ve yerel  basında Aziz Nesin üzerinden Alevi katliamı seslendirilmeye başlanmıştı. Şenlikten 20 gün önce Ankara’da Dernek Merkezinde yapılan toplantıda Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı adına Kemal SOYER ve Ahmet Şahin Sivas İl merkezindeki şenliklerin iptalini talep etmiş, ancak  dernek Yönetimi kararında ısrar ederek talebi ret etmişti. Madımak katliamı öncesinde şenliklere katılacağını bizzat açıklayan Bakan FİKRİ SAĞLAR ile  Alevi bazı bakan ve vekiller katliam senaryolarının açıktan seslendirildiği ortamda şenliklere katılmayarak Alevi Aydınlarını kaderleriyle baş başa bıraktılar.

Sivas katliamı, ırkçı ve dinci çevrelerin yüzlerce yıldan bu yana karartmaya ve  yok etmeye çalıştıkları yerli Anadolu Uygarlıklarının evrensel ölçekte kültürel değerleriyle tarih bilincini günümüze taşıyan Anadolu Alevi –Bektaşi Halkına karşı açıktan yapılan faşist bir darbedir. Temel neden, Anadolu Alevilerinin ülke halkına dayatılan yabancı kültür ve ideolojiler yerine Anadolu uygarlıklarını yaratan kadim köklerine yönelmiş olmalarıdır.Bu yöneliş Küresel düzenin  işgal ve karatma çabalarını  boşa çıkaracak potansiyel bir tehlike olarak görülmüş, Sivas’ta aydınlar katledilmiş, hareketin önlenmesi ve toplumsal ilginin siyasal alana çekilmesi için zaman içinde yeni bir çok ırkçı ve dinci örgütler oluşturulmuş ,devreye BOP ve Ilımlı İslam gibi küresel projeler sokulmuştur.

Sivas yerel basınında 20 gün süreyle gündeme geldiği halde gerekli tedbirleri almadıkları için gerçekleşen katliamla ilgili toplumsal vicdanda da sorgulandığı gibi, Dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakanı Tansu Çiller, Yardımcısı Erdal İnönü ,İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ve Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun büyük sorumlulukları vardır. Katliamın geleceğini bile bile Sivas İl Merkezindeki şenlikleri iptal etmeyen Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin o dönem ki yönetimi de sorumsuz kararlarıyla toplumsal vicdanda belli ölçüde sorgulanmıştır.

Malya, Çaldıran, Osmanlı-Kürt Derebeyleri Dönemi,Koçgiri ,Dersim,Maraş, Çorum,Sivas, Gazi Gezi ve Ankara gibi ,yüzlerce yıldır süren katliamlar, Tarih boyunca Anadolu’ya din kisvesi altında cebren giren işgalci halklarla onların günümüzdeki kalıntıları olan gerici ve Irkçı kesimlerin Anadolu’da  bir türlü yok edemedikleri Alevi-Bektaşi Halkın Tarihi, Beşeri ve Kültürel Varlığına karşı işlenmiştir. Şimdilerde bu tarihi varlık, Ortadoğu’ya dayatılan BOP‘un ILIMLI İSLAM PROJESİ kapsamında yeniden organize edilen siyasi parti ve taşeron örgütler eliyle  eritilmek istenmektedir.Bu kapsamda yurt dışı ve içindeki Alevi örgütleri Alevilerin içine yerleştirilen Alevi İslamcı çakma ocaklar ve Seyyit zümreleri aracılığıyla İslamcı yapılara dönüştürülmüş, ABK ile AABK Alevi halkı İNANÇ TOPLUMU kimliğiyle tanımlamıştır. Buna karşın ,Anadolu Alevi Aydınlanmasını sürdüren kesimlerin VARLIĞIN BİRLİĞİ ilkesiyle tüm halkları kapsayacak ırklar üstü nitelikli alternatif bir toplumsal yapılaşmayı gündeme taşıması beklenmektedir.

Beşeri ve Kültürel köklerini Anadolu dışı coğrafyalar ile kültür ve ideolojilere dayayarak Anadolu uygarlıklarını karartan, uygarlıkçı Alevi Halkın beşeri,tarihi ve kültürel  varlığına kasteden küresel katilleri ve yerli işbirlikçilerini lanetliyoruz.

ANADOLU AYDINLANMASI , DEMOKRASİ, EŞİT İNSAN HAKLARI, HAK , ADALET ,BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK  UĞRUNA CAN VEREN  ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA SAYGIYLA,

2 Temmuz 2019