ANADOLU ALEVİ-BEKTAŞİ HALK SAZI-HÜDA TELLİ BAĞLAMANIN TARİHİ
ANADOLU ALEVİ -BEKTAŞİ HALK SAZI- HÜDA TELLİ BAĞLAMANIN TARİHİ
Kemal SOYER .Y.Mimar
Kültür Bakanlığı Emekli Genel Müdürü
(Telif hakkı Kemal SOYER’e aittir, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izinsiz çoğaltılıp kullanılamaz)
Anadolu’da Neolitik Dönemden itibaren görülen boğa donlu tanrı betimleri ile Eski Tunç Çağı’nda görülen arp, lir, gitar, koçkarca ve keman formlu idoller kadim halkların gök tanrısını boğa, boğa başı ve insan bedeninden soyutlanmış formlara konu enstrümanlarla ifade ettikleri, ilahi müzik, semah, dans vb. ritüelleri binbir donda varlıklarla huzura çıkan ,konuşan ,müzik yapan ve dans eden evrenin varoluşsal yaşam düzeninin doğal bir ifadesi olarak yaşadıklarına tanıklık ederler. Varlığın Birliği temelinde Hakkı Ademde bulan Anadolu Alevi-Bektaşi Halk inancında “İnsan Hakkın binasıdır”-“İnsan Hakta Hak insanda ,Ne ararsan bak insanda”deyimleriyiyle paralel olarak ;
Bağlamanın gövdesi, insan bedenindeki diyaframı, göğüs kafesini ve akciğerleri,
Sapı,insan gırtlağını,
Perdeleri, gırtlak boğumlarını,
Telleri, ses tellerini,
Yedi teli ; Hüda Tallayı ,yedi tanrıyı-Yedi Kızılbaşı , yedi nota ve evrenin yedi imgesini,
Burguları insan kulaklarnıı,
Pençe vuruluşu ,”Pençe-i Ali Abba”yı,
Lolca (Zazaca)”dı-zoni” adlı tezenesi de büyük ve küçük dilimiz ile ilahi düzeni karşılamaktadır.
Bu yapısıyla bağlama, tanrı-insan temelli tasarımıyla kutsal bir sazdır. Bağlamada daha çok dut ağacının tercih edilmesinin sırrı da Güneşi ve Güneş Tanrısını karşılayan d.UTU.Sİ Sümerogramı olup, Lolca-Zazaca bu terim “kara dut”olarak okunmaktadır.Bu içerikle bağlama Hakkı,Hak kelamı E.KUR-E.ANNA’yı, güneşi ve toplumsal aydınlanmayı temsil etmektedir.(1)
Bağlama;kutsal şiir, nefes,düvaz ve ilahilerden oluşan Hakk kelamını belirli makam ve ritmlerle ifade etme aracı olarak kullanılan enstrümanlar arasındaki mızraplı sazların atasıdır. Bağlamanın kadim sanat eserlerine yansıyan ilk örnekleri Sümer ve Elam-Kasit Uygarlıklarında ,daha gelişkin örnekleriyse, Eski Hitit-Geç Hitit Dönemi Anadolu’su ile Kuzey Suriye eserlerinde görülür. Tapınak müzisyenlerince dini törenlerde kullanıldığı bilinen bağlama, Sümer ve Hitit coğrafyalarında Tanrıça İnanna’ya bağlı “Lalupiya adamlarının (Lulubi-Lolan)” icra ettiği kült törenleri aracılığıyla yaygınlaşarak Suriye ve Mısır halk kültürüne girmiş, zamanla Anadolu kültüründen etkilenen Orta Asya ve Balkanlarda tar,gitar ,şeştar ve setar gibi farklı formlarda kullanılan bir enstrüman haline gelmiştir.
Mezopotamya’da Sümer-Akad ve Elam Dönemi silindir mühürleri ile Kasitler Döneminin kudurru denilen sınır taşları firizlerinde görülen bağlamanın Anadolu’daki en erken betimleri, Boğazkale (Hattuşa),Alişar, Çorum Hüseyindede ile Çankırı İnandıktepe’den çıkan Eski Hitit Dönemi kült vazoları üzerinde görülür. Alacahöyük ile Geç Hitit-Luvi (Alevi) Dönemi Kargamış Şehri kent duvarı bezemeleri arasındaki ziyafet sahnesi ile dini tören alayı rölyefleri üzerinde görülen püsküllü bağlama örnekleri, Anadolu ozanlarının günümüzde de severek kullandıkları bağlama örneklerine yakın özellikler göstermektedir.
Pençe veya mızrapla çalınan bağlamanın ilk örnekleri ,kaplumbağa kabuğu,su kabağı veya ağaçtan oyma bir gövdeye bitişik sap üzerine gerdirilen ince kirişlerden (bağırsak tel) oluşturulmuş, halk diliyle“dül” denilen kirişler zamanla“tel”olarak anılmıştır.Plastik sanatlara yansıyan ilk örneklerinde pençeyle çalınan bağlamalarda, mızrap (tezene-dı zon), püskül ve perde düzeni bariz olarak yer almıştır.
Semah ve ilahilere konu kült törenleri, Hakka Yürüme Erkanları, bahar, üreme ve hasat bayramları, evlilik törenleri, ziyafet ve eğlence amaçlı kullanımlar dışında, askeri geçit törenlerinde de kullanıldığı bilinen bağlama, Sümerlerce GIS SA.A. TAR Sümerogramıyla tanımlanmış,bu terim Anadolu, İran ve Azerbaycan halk dilinde “tar”,”setar” veya “şeştar”biçimiyle yer almıştır. Türkmenlerde “hazkara” denilen püskül sallama terimiyle de yaşadığı gibi ,Hititçe sevgiyle çalınışı “hazzik” terimiyle ifade edilen ve tanrıyı temsil eden Anadolu bağlaması, Alevilikte Sümerce E’.KUR-E’.ANNA -E’.KARİMMİ ile tanımlanan Tanrı Makamlarından kaynaklı Hak kelamını seslendiren işleviyle“DIL KUR AN -Telli KUR-AN, Telli Baba”adıyla anılmaktadır. Gövde çapı ve sap uzunluğu temelinde; tamur, tambura, cura, cura bağlama, çeşte, şeştar, çiftetelli, meydan sazı, divan sazı, onikitelli, bulgari(Baalgarru), berbat, rızva/ruzba, bunkar ve bozuk (harabi) gibi isimler almıştır. Cura dizisi içinde tekne sırtı balta biçiminde olup “Dede Sazı” da tabir edilen “Balta Cura”, Alevi inancında çok özel bir yere sahiptir (yukarıda resimde, ortadaki saz)
Binlerce yıllık serüveniyle Anadolu bağlaması ve ozanlık geleneğinin çağlar öncesi Anadolu halk kültüründeki varlığıyla ilgili olarak Homeros “Odysseia”adlı eserinde şu dizeleri yazmıştır
“(…)oyuk bir sazın sesi geliyordu kulaklarına Phemios saza başlamıştı talipler önünde.
(…) Anlaşılan şölen yapar içeride bir sürü adam,duydun mu?, bak dışarı yayılır yağ kokuları, saz da çınlıyor, tanrılar onu şölene yoldaş yapmışlar.
(….)Çalgıyla oyunla şölen tam olsundu. Uşak çok güzel bir saz verdi Phemios’un eline, bu ozana düşmüştü taliplere ezgi söylemek,dokundu tellere bir türkü tutturdu.”
Phemios’un çaldığı saz Yunanca Buzuki, Anadolu’da bozuk düzen denilen bağlamadır. Bulgari ise Bulgar Halk sazı değil, Karamanoğullarının ataları Lolan Balka Kavmiyle onların ad verdikleri BOLKA DAĞI ve Makam olarak adandığı Tanrı BAAL’in adıdır.”Baal Kurra” kavramı Tanrının gürlemesi anlamındadır. Şikari’nin Karamannamesinde BALKA adıyla geçtiği halde Jön Türkçülerce “BOLKAR ve BULGAR’a asimile edilmiştir.
Fransız- Jöntürkçü Tarih Tezi, bağlamayı Orta Asya kökenli bir kopuz türü olarak ifade etmiş, bu yolla Sümer ve Hititli Alevilerin binlerce yıllık Anadolu kültürü, folklor, halk müziği ve etnografya alanlarındaki üretici, öncü rolünü inkar etmişti.Bu nedenle 1998 de“Kültürlerin Belleği Anadolu” afişiyle Hitit Dönemi bağlama ve semah örneklerini yayınladım.(2),Bu yayının ardından 50 yıl boyunca bağlamaya “lauta” diyen Hititolog Ord. Prof.Dr.Sedat ALP suskunluğunu bozarak,yayınladığı “Hitit Güneşi” adlı eserinde “Türk Halk ozanlarının sazının kökeni Hitit Sazıdır” diyerek 100 yıllık Türk Tarih Tezini yalanlamak zorunda kalmıştır.
Sedat ALP“Türk Halk ozanlarının sazının kökeni Hitit Sazı’dır” demekle sadece bağlamayı değil, Anadolu Aleviliği ile ozanlık geleneğinin de, Hatti-Hitit ve Hurrilere dayandığını itiraf etmiş oldu. Böylece “Alevilik sadece bir inançtır” diyen Arap soylu Alevi İslamcılar ile Türk ve Kürt İslamcı siyaset çevrelerinin Alevi gerçeğini ifade etmediklerini de ortaya koymuş oldu.
1921 yılında açılan Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergide olan Kargamış bağlama kabartmalarının üzerinde 1998 yılına dek “ÇALGICILAR” etiketi vardı.Genel Müdür olarak göreve başladığımda müzeye giderek duruma müdahale ettim. Müdür İlhan TEMİZSOY etiketi “bağlama çalan müzisyenler” olarak değiştirdi.
Anadolu halk aşıkları ve ozanlık geleneğinin temel enstrümanlarından olan bağlama, geçmişte olduğu gibi günümüzde de gelişmiş türleriyle en yaygın olarak ana vatanı olan Anadolu’da çalınmaktadır.
1-Kemal SOYER ,Hacı Bektaş-ı Veli-Abdal Musa Konferansları.1994
2-Bu sitede yer alan Kültürlerin Belleği Anadolu Afişine Bakınız. .
Resimler :Keman,gitar, koçkarca biçimli idol .Anadolu Tunç Çağı –
Sümer Dönemi Bağlama İ.Ö 2300-
Elam Dönemi (?)ortada bağlama çalan iki figür İÖ.2200
Hitit İMP.Dönemi Bağlama İ.Ö.16 YY.
Geç Hitit İÖ.7 YY Kargamış Eserleri 2 adet Püsküllü Bağlama-
Alacahöyük-Gitar İ.Ö 14 YY. Zincirli
Geç Hitit-Alevi Dönemi- Bağlama -Semazen İ.Ö.9 YY.