7000 YILLIK ALEVİ ŞEHRİ DARENDE

7000 YILLIK  ALEVİ ŞEHRİ DARENDE

Kemal SOYER/Y.Mimar-10.08.2017

(Telif Hakkı Kemal SOYER’e ait olup kaynak belirtilmeden alıntı yapılamaz )

Anadolu  ve  onun doğal parçası olarak Basra Körfezine  uzanan  Ki.ENGUR  adlı SÜMER  diyarının  her bir karışına kültür ve uygarlıklarıyla damgasını  vuran Anadolu Alevilerinin yabancı halkların  işgali ve tahribine kurban giden Hititler Dönemi yerleşmelerinden biri  de adını Hitit Fırtına Tanrısı TARHUNDA’dan alan Malatya’nın DARENDE İlçesidir.Hititler Döneminde Timelika (DIMILİ .Kİ ),Tiranda(Tarhunda) ve Tirandafil (Tarhunda Baal) adlarıyla anılan Darende , elinde buğday başakları tutan Fırtına Tanrısı Tarhunda’ya ait olduğu halde Siyasal İslamcıların  “Somuncu Baba” lakabını verdikleri “Şeyh Hamid-i Veli”ye atfen İslamik yapılarla kuşatılan önemli bir Alevi Şehridir.

Google’den SOMUNCU BABA KÜLLİYESİ ve TOHMA KANYONU

7 Ağustos 2017 tarihinde Muş- Ankara yönüne seyahat ederken Darende’de mola vererek SOMUNCU BABA KÜLLİYESİNİ ziyaret ettim.Somuncu Baba Külliyesi bir dizi Hitit şehrine hayat veren Tohma Çayı Kanyonu üzerinde Darende İlçe merkezine 2 km. mesafede yer alıyor. Hititler Dönemi Fırtına Tanrısı Tarhunda’dan adlandığı için Tohma Çayı Kanyonunda yer alması gereken Tanrı Tarhunda  rölyefinin  peşindeydim. Darende’yle ilgili aşağıda verilen buluntudan şehrin Güneş Tanrıçası Hepat ile oğlu Sarumma’ya adandığına yönelik ön bilgiler var olmakla birlikte, Hitit geleneklerine göre kentin adak  levhası dışında Fırtına Tanrısı’nın Tohma Kanyonu kayalarına oyulmuş başka bir rölyefinin daha olması gerekiyordu.

Ziyaretçilere ayrılmış çok kirli ve  düzensiz  bir otopark alanından  kanyona giden ana yola girdiğimde Hulusi Efendi Vakfına tahsis edilmiş Tohma Kanyon’u,etrafını saran iyi düzenlenmiş mesire alanları, restoranlar ,parklar, vakıf binaları, Özel Müze, Alışveriş Merkezi, Kutsal havuz niteliğindeki Kudret Havuzu,Balıklı Mağaralar, Cami ve Şeyh Hamid-i Veli adıyla tanımlanmış Fırtına Tanrısı Makamının bulunduğu Somuncu Baba Türbesi gibi tarihi ve doğal varlıklarla bezeli saklı bir kent ile karşı karşıya idim.Kanyon boyunca ilerledim ve uzaktan bakıldığında sonradan eklendiği anlaşılan  minare  ve altıgen külahıyla belirginleşen Türbeyi gördüm ve oraya yöneldim. Alana ilk kez gelmekle birlikte, Hitit-Alevi Mimarisine ve kült yapılarına aşina olmam nedeniyle aradığım şeyin Türbe alanında olması gerektiğini biliyordum.

Tohma Kanyonu -Somuncu Baba

Darende Kent  kimliğiyle ilgili 1920 li yıllarda ele geçen Hititler Dönemi “Darende Steli” aşağıdaki bilgileri içeriyordu.

Malatya ilinde, günümüz Darende ilçesinin 2 km. batısındaki eski Darende mevkiinde bulunan bazalt stel 79x30x20 cm. boyutlarındadır. Söylenenlere göre 1920’lerde bir cami duvarında bulunmuş ve o sıralarda Sivas Müzesi olarak kullanılan Gök Medrese’ye taşınmıştır. Orjinal yeri bilinmemektedir. Stel bir yüzündeki 6 satırlık bir Luvice yazıt ve diğer üç yüzündeki rölyeflerle çepeçevre işlenmiştir. A yüzünde bir koltukta oturan ve ellerinde kıvrık bir asa ile bir kase tutan kentin tanrıçası Hepat’nın rölyefi yer alır. Başının iki tarafında da adı, koltuğun arkasında ise “şehrin” ibaresi yazılıdır (yani “şehrin Hepat tanrıçası”). D yüzünde bir aslan üzerinde ayakta duran ve yine kıvrık bir asa ile bir kase tutan tanrı Sarruma’nın rölyefi vardır. Arkasında adı yazılıdır. B yüzündeki rölyefte sağa dönük bir erkek figürü bir aslan üzerinde içki akıtırken (libasyon) gösterilmektedir. Yazıtta bu kişi kendisini Malatya (Malizi) hükümdarı (II.) Arnuwanti olarak tanıtır, ve soyunu Kral (I.) Arnuwanti’nin torunu, (II.) PUGNUS-mili’nin oğlu diyerek belirtir. Bu (II.) Arnuwanti, İspekçür stelindeki ile aynı kişidir. Büyükbabası Kral (I.) Arnuwanti Gürün  ve  Kötükale  yazıtlarındaki Runtiya’nın kardeşi olmalıdır. Yazıt, kentin kurulması nedeniyle tanrılara bir adaktır. Soyağacı tarihlemesine göre stel Kuzi-Teşup’tan sonraki 4. kuşak yani M.Ö. 11.yy.’ın başlarına ait olmalıdır ancak daha sonraki bir tarihe ait olduğu yönünde de görüşler vardır. Stel, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndedir.

İlgili yayınlar:
Hawkins, J. D. Corpus of Hieroglyphic Luwian Inscriptions, Vol 1, Berlin: Walter de Gruyter, 2000: 304-“5 ve plts. 145-46.
Bossert, H. Th. “Die späthethitische Stele aus Darende,” AfO 17, 1956: 347-353.”

Somuncu Baba Türbe kapısına vardığımda kapıda Hititler Döneminde som kayalara açılmış  doğal oluktan akan suya  iliştirilmiş yedi lüleli bir çeşme düzeni ,Türbe önünde Osmanlı Döneminde yapıdan ayrık olarak 20 m uzakta inşa edilen bir minare yapısı yer alıyordu.14 .YY. yapısı olduğu belirtilen Camiye dönüştürülmüş Türbenin  önündeki minarenin 1685 tarihinde  yapıldığı belirtiliyordu.Bu düzenlemeler Anadolu Alevi kültünün İslamlaştırılması kapsamında Hitit Alevi Türbesine yönelik yapısal müdahaleleri gösteriyordu. Türbenin yaslandığı kaya, dağa uyulmuş su kanalı,Türbe içine doğru uzanıyordu. Türbe giriş holü içindeki kaya kanalının küçük bir havuza dönüştürüldüğü bölümün yukarısına dikkatle baktığımda aradığım Tanrı rölyefinin izi karşımdaydı, ancak rölyef üzerindeki murç izlerinden de belli olduğu gibi tamamen tahrip edilmiş,temizlenmişti.

Kayayı dikkatle inceleyip resmetmeye başladığımda içerideki Türbe görevlisi “çekim yasak” uyarısında bulundu.Kültür Bakanlığından Emekli Genel Müdür olduğumu belirttim,ancak adam aldırış bile etmedi ve kaya üzerindeki  rölyef oyuntusuyla  neden ilgilendiğimi sordu.Burada Hititler Dönemine ait bir rölyefin var olması gerektiğini, ancak murçlanarak tahrip edildiğini belirtmemle birlikte “ne zaman söküldüğünü bilmiyorum, Hititlerden size ne, hem İslam buraya damgasını vurmuştur,burası artık İslamın mekanıdır” gibi cevaplar verdi.Tartışmak yararsız olacağı için oradan uzaklaştım.Türbe içindeki som kayaya oyulan  rölyef izi yatayda yaklaşık  70, düşeyde 100 cm boyutlarında ve 10 cm derinliğinde idi.Dikkatle bakıldığında cilalı rölyefin izi hala görülebiliyordu.Ereğli İvriz Kaya Su Anıtında olduğu gibi elinde  üzüm salkımı ve buğday başakları tutan veya balta ve yıldırım demeti  bulunan Fırtına Tanrısı Tarhunda  veya Sarumma rölyefine konu bu som kayada , Roma,Bizans ve İslam sürecinde tahrip edilmiş daha büyük rölyeflerin varlığı muhakkaktır.

Türbeden ayrılarak Müze Bölümüne girdim.Kapı önünde Roma,Bizans ve Hitit dönemlerine uzanan el değirmenleri,üzüm ezme tekneleri,  kol gücüyle çalışan eski un değirmenlerinden örnekler vardı.Müzedeki vitrinlerden birinde  asılı bir  asa, tarık ve bir gürz dışında Alevilerden eser yoktu.Bu eserlerin varlığıyla Külliye alanının Hititlerden günümüze sürekli iskan alanı olduğu anlaşılıyordu.

İSLAMİK SOMUNCU BABA HİKAYESİ:

Milladi 1331 yılında Kayseri’nin Akçakoca Köyünde doğan, Anadolu’yu İslamlaştırmak için  geldiği iddia edilen  Horasan Erenlerinden  Şemseddin Musa Kayseri’nin oğlu olduğu belirtilen Şeyh Hamid-Veli’nin Bursa’da ekmek fırını işlettiği, “Somunlar Mümindir” nidasıyla ekmek satarak Somuncu Baba lakabı aldığı belirtiliyor.Bu açıklama, Osmanlı Döneminde Peygamber soylu  ilan edilen Nakib-ül Eşraf taifesinin Seyyit,Şeyh ve Seyda lakaplarıyla ,bir taraftan Horasan,diğer yandan Arap-İslam  temelli Türk-İslam  Modeli eşliğinde Anadolu Alevi Halkın kült mekanlarıyla tarihi ve kültürel kaynaklarını Anadolu Erenlerinin donuna girme,lakaplarını alma  ve onun yerine geçme gibi yöntemlerle ele geçirdiklerine ışık tutuyor.

Darende gibi Somuncu Baba adıyla kamufle edilen bir başka Fırtına Tanrısı Kültü de Tire ile Aksaray İl merkezinde yer alıyor.Tire’de iki Hakk Aşığıyla ilişkili efsanelere konu “Kanlı Kavak Ağacı” ile Aksaray Somuncu Baba Külliyesinin Fırtına Tanrısına ait olduğu hususu Aksaray Ervah Mezarlığında yer alan “Kanlı Pelit Ağacı Efsanesi”ne dayanmaktadır. Halk arasında  en çok anlatılan rivayetlere göre Hasan Baba’nın Hasan Dağın’dan  Ali Baba’ya attığı dal parçasından meydana geldiği belirtilen “Kanlı Pelit Ağacı ” Anadolu Fırtına Tanrılarının elindeki yıldırım ağaçtan kaynaklı olup, Hitit-Luvicesi “Taru Gunni Masanni (Tarhunda Masanni )” olan Ağaç Ereni , Hacı Bektaş’ın  Horasandan attığı  Köseği’nin yanı sıra Alevi Ziyaretlerinde Zazaca “Daragoni -Dara Mozene”, Dara Weşe(Hayat Ağacı) ve  “Dara Kankolıqe”  gibi adlarla  anılmaktadır.

Aksaray Kanlı Pelit Ağacı

SOMUNCU BABA GERÇEĞİ:

Rızıkları veren Allah fikrinin varoluşsal kaynağı evren ve doğa, tarihi ve edebi  ilk kaynağı ise Sümerlerdir. Anadolu halk diliyle NAN dediğimiz  ekmeğe NİNDA  diyen Sümerler (LULU -DIMILİ-ZAZA) gökten rahmet yağdıran tanrıya El-İSKUR-Baal İSKUR, Hattiler Hadat-Taru, Hititler Tarhunna, Luviler Tarhunt-Tarhunda, Rama Siuni (Masanni-Büyük Tanrı) Asurlar Adad, Hurriler Sarumma –Baal ve Rammon gibi isimler vermiş, balta, yıldırım, üzüm salkımları ve buğday başaklarıyla simgelenen tanrı zamanla Rahim ve Ramman/Rahman sıfatıyla anılmış, Anadolu toprakları onun Rama Eli adıyla Rum Eli adı  almıştır.

Tanrıya ait ad ve sıfatlardan El İSKUR adı , zamanla Ali Asker ile Hasan El Askeri,

Baal İskur adı, Bal Esker, Bulusk,Balışık, Bilecik,

Haddu Baal adı,  Tabal ile Edebali,

Hadat Taru adı, Taru Hüda,

Rama Siuni adı ,Rahman ,Ramazan,Mazan,

Taru,Tarhun veya Tarhunna adı ,Taron(Muş’un eski adı), Dara Goni (Kan ağacı-Hayat Ağacı) Taru Hini veya Daraene (Bingöl Genç’in eski adı ),

Tarhunda adı Darende ,Dara Ene ve Runda (Güzel Şah) ve Rindi Ocağı,

Sarumma Baal  adı, Hacı Bektaş’ın yol oğlu Sarru, Kal-u Baal,  Hızır Bali, Hızır Lale,Sarı Bal ve Sıreman-e Baal-i (Varto  Taşçı-Halafan ve İskender) gibi formlara girmiştir.

Anadolu-Sümer Alevi halk inançlarında Fırtına Tanrısı en büyük tanrı olarak ülkenin efendisidir. Yurt toprakları onun mülküdür.O, Arinna denilen ırmakların da tanrıçası sayılan Güneş Tanrıçası Hepat’ın  eşidir. Göklerin, ordunun, sarayın, şimşeğin ve yurt genelinde şehirlerin ve ulu dağların Fırtına Tanrıları vardır.Fırtına Tanrısı  Kültüne konu ulu dağlar ,ırmaklar,göller ve gür çeşme kaynakları onun mekanları arasındadır. Kadimin Fırtına Tanrısı Kültü bir bütün olarak Alevi Halk tapkılarına konu Ziyaret Dağlar, göller, ırmaklar, çeşmeler ve ulu ağaçlarla temsil edilmiştir.

Müzelerimizde yüzlerce rölyef ve  heykeli bulunan tanrının Geç Hitit-Luviler Dönemine ait en güzel tasvirlerinden biri Ereğli Halkapınar Barajı yakınındaki İvriz Kaya Anıtıyla yaşamaktadır. Aşağıdaki görüntü “Somuncu Baba”  lakabıyla  anılan tanrı motifinin temelidir.Bir elinde üzüm salkımıyla Zazaca  yaş üzüm “tiri” temelli “Destur Pir” sanına konu  tanrı ,ayağının altından çıkan buğday başaklarıyla da Somuncu Baba tapkısının gerçek kaynağıdır.Kunduralı buğday, İç Anadolu’da “duru” ve “konduru” buğdayı adıyla yaşamaktadır.

Erğli-İvriz Halkapınar Barajı alanında Tanrı Tarhunda Anıtı-Somuncu BABA

Hitit ve Hurri tektslerinde Tanrı Türbesi Kuntara, Kanzura vb adlarla geçer.Anadolu’da bu adlar Kantarma, Kantar,Kantaros , Handırıs ve Xınzore /Hızır gibi formlarda yaşamaktadır.Örneğin Nevali Çori Tapınağı Hilvan Kantara Köyü ve Deresinin yanındadır. Elbistan,Halfeti ve Muşta Kantara, Kantarma  ve Handırıs/Kantaros  adlı su  ve üzüm bağlarına konu Köy adları ve kült Merkezleri vardır.Aynı şekilde Darende Irmaklı Köyünde  Hantaros Kalesi vardır.Burasının Hititler Dönemi Tanrı Makamı olduğu kesindir.Kantaros adı yukarıdaki üzümlü tanrının lakabıdır.Yaş üzümün adı Tiri -Çeşme Kani /Hini ,Hini Tiri Üzümlü ırmak anlamı taşır.

Semavi ad edinen dinler evrenin kendinden soyut bir varlık tarafından yaratıldığına  ve tanrının buyruklarını  yer yüzünde tuttuğu elçiler aracılığıyla açıkladığına dair inançlarına rağmen, Anadolu Halklarının doğa –tanrı gerçeğini  inkar edememiş, ancak kendi çöllük doğalarına bereket katmayan tanrıyı Cennet denilen Anadolu’da bulmuş, ona tapan halkları kültür ve uygarlık birikimleriyle birlikte ele geçirmiştir. Darende SOMUNCU BABA örneğinde olduğu gibi, Kastamonu’da Şeyh Şaban-ı Veli (Hattice Şapu An Baal) Suriye Buğday Tanrısı Recef’ten Recep, Hattice Tanrı Şapu’dan Şaban, Luvice Ra Masanni’den Ramazan temelli üç aylar motifi, Hititin 12 tanrısından 12 İmam, dağları yürüten Hitit tanrısından duvar yürüten Baba Mansur gibi motifler de İslama sonradan adapte edilen kadim Anadolu motifleridir.