YOLUN EZELİ -ANADOLU ALEVİLİĞİ ve ALEVİ HALK KİMLİĞİNE KARŞI GELİŞTİRİLEN POLİTİKALAR VE ÖRGÜTLENMELER
YOLUN EZELİ -ANADOLU ALEVİLİĞİ VE ALEVİ HALK KİMLİĞİNE KARŞI GELİŞTİRİLEN POLİTİKALAR VE ÖRGÜTLENMELER
Kemal SOYER /Y.Mimar ,Kültürel ve Doğal Mirası Araştırma ve Koruma Uzmanı
ANADOLU ve bağrından doğan Fırat-Dicle’nin bereketlendirdiği ENGÜR toprakların asli sahibi olan Sümer,Hatti,Hitit ve Hurri adlı Alevi Halklar ana yurtlarını;
Hattice ; KUR URU HATTİ,
Sümerce ;Tanrı Irmak d.ENGÜR temelinde Ki. ENGUR (Kırkların üzümü Hengure ,Irmak Tanrısı Serçeşme Hünkar ) ve ANADOLU adlarıyla TANRI YURDU,
İnsan çiftini ZA-ZA ve LU-LU insanoğlunu ise DUMU.LU.ULU.LU adıyla tanımlamış, kendine has insan ve doğa sevgisine dayanan kültür ve inançlarıyla da dünyaya en büyük uygarlıkları armağan etmiştir. Anadolu’nun kadimden günümüze akan Engür Suyu Uygarlığı, başta Akad ve Asur olmak üzere Babil, Hellen,Roma ,Bizans,Pers ,Finike ve Mısır gibi kadim uygarlıklara yaşam vermiş, Kudüs’ü merkezi üs edinen çöl halklarınca Cennet olarak tanımlanan bu kutsal yurt, Musevi, Hıristiyan ve İslam dinlerini kullanan siyasi oluşumlar eliyle binlerce yıllık işgal,sömürü,gasp ve talana uğratılmış,yerli halklar katliama, soykırıma tabi tutulup, kadim uygarlıkları karartılmıştır.
Anadolu Aleviliğinin kadim uygarlıklardan kaynaklı binlerce yıllık bir tarih,kültür ve uygarlık birikimi, Alevilerinse Sümer Hatti,Hurri ve Luvi gibi Anadolu halklarının torunları olduğu gerçeğini Arkeolojik ve çivi yazılı belgelerle açığa çıkartmış olmamız nedeniyle Alevileri başta Siyasal İslam olmak üzere Jöntürk ve Kürt/ARAP (EKRAT) Kimliği içinde eritmeye çalışan Küresel güçler ile onların yerli uşakları Face sayfalarında “çamur at izi kalsın” hesabıyla şahsıma yönelik karalama kampanyalarına yönelmişlerdir.
YOLUN EZELİ adlı Sitemde ;
Ali’nin Sümer tanrısı El’in nitelik ve işlevlerine büründürülen tarihi bir kişi,
Kralların Güneş Tanrısının nitelik ve işlevleriyle donatılmış tarihi kişilikler,
Alevilerin Anadolu –Kİ. ENGUR (ırmaklar arası –MEZOPOTAMYA ) topraklarının asli sahibi olan kadim halk,
Türk,Kürt ve Alevi İslamın Anadolu Alevilerini asimile eden Irkçı oluşumlar,
Kürtlerin İ.Ö 12 YY da Doğu Avrupa’dan gelen Bacnavi ve Boht toplulukları olduklarının açıklanmasıyla;
Siyasal İslam kardeşliğine dayalı bin yıllık asimilasyon programı kapsamında Türk,Kürt ve Alevi-İslam adlarıyla paketlenen Alevi halkı, çalışmalarımızın gösterdiği yönde İslam öncesi Anadolu Aleviliğine yönelmiş,bu süreçte Avrupa ve Türkiye’de taban kaybetmeye başlayan ırkçı-şoven örgütlerse, devrimci, solcu vb. ön ekli “……Alevi” adıyla yeni paravan örgüt ve platformlar oluşturmaya başlamışlardır.Aşağıdaki yazı, başta DAB üyesi olduğunu belirten Haydar CEYLAN olmak üzere yakın çevresi ve başkaca platformlarda kümelenmiş Alevi edebi,erkanı ve yolundan mahrum oldukları anlaşılan ve AB’nin sosyal yardımlarıyla emperyalist kültür,ideoloji ve örgütlenmelere mahkum edilmiş kişi ve çevrelerin şahsımla ilgili başlattıkları karalama kampanyası nedeniyle yazılmıştır.
Sivas Katliamı sonrasında hızlı bir örgütlenme sürecine giren Aleviler, insanlık tarihi , dinler tarihi ve Anadolu uygarlıkları konusunda tarihsel bilinçten yoksun oldukları bir ortamda küresel güçlerin Anadolu-Mezopotamya’nın işgali kapsamında hayat verdikleri Türk, Kürt ve Alevi İslam tabanlı ırkçı ve dini ideolojilerle kuşatılmış, geçen yirmi beş yıllık süreçte bilimsel ve tarihi temelde beklenen Alevi Halk Aydınlanması ve bağlı olarak Anadolu Alevi-Bektaşi Tarzı Halk Örgütlenmesi gerçekleşmemiştir. Alevilerin binlerce yıllık kültürel mirasına dayalı araştırma, belgeleme ,dokümantasyon, eğitim ve yayın hizmetleri için zorunlu olan bilimsel kurumlar oluşturulmamıştır. CHP ve HDP’nin kuşattığı Alevi STK’larının Anadolu uygarlıklarına bağlı bilimsel çalışmaları ötelemesi ve görmezlikten gelmesiyle Alevi halk varlığı Türk-Kürt ve Alevi İslam yapılaşmasına mahkum edilmiştir. Arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan yazılı ve görsel verilere dayalı Anadolu Aleviliğinin Sümer, Hatti,Hitit, Hurri ve Luvi gibi kadim halklara dayalı tarihi temellerinin açığa çıkarılmasıyla çoğu Alevi Dernekleriyle Vakıfları CHP ile HDP’nin arka bahçesi haline getirilmiş,Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Siyasal Türk , Kürt ve Alevi İslam yolaklı vekil rampası ve bu vekiller aracılığıyla Alevi direnişini kontrol etme işlevine soyunmuş, Karacaahmet, Şahkulu, Hüseyin Gazi gibi onlarca Alevi Kültür Mirası yandaş STK’ların eline verilmiştir. Anadolu’nun kadimden tanrı Ocağı olan Hacı Bektaş-ı Veli Ocağının karartılması için Arap kökenli Alevi İslamcı çakma ocaklar yeniden örgütlendirilerek öne çıkarılmış, Serçeşme Dergahı’nın Alevi Halkça geri alınmasını engellemek amacıyla CHP Ankara Yenimahalle ve Çankaya Belediyeleri aracılığıyla iki adet Serçeşme Cem ve Kültür Merkezi yaparak birini Nakşibendi yolaklı Veliyettin ULUSOY’a tahsis etmiş,CHP ile HDP “Alevi-Sunni” karşıtlığı içinde Siyasal İslam-Alevi İslam propagandaları yürütmüştür. YOL TV ‘de başlattığım YOLUN EZELİ PROGRAMINI boşa çıkarmak amacıyla AKP’nin başlattığı Sahte Alevi açılımlarını destekleyen Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı toplumsal beklentileri boşa çıkarmış, CEM Vakfı Siyasal İslamcı Alevi İslam politikalarıyla Kadim Alevilik ile Alevi Halk Kimliğini karartma faaliyetlerini yürütmüş, Av.Ali Yıldırım ve Gülağ Öz’ün yönettiği Hüseyin Gazi Derneği ve Vakfı Hüseyin Gazi Makam Türbesine Mescit yapmış, bunun ardından Alevi kurumlarına Cami-Cemevi projeleri dayatılmış, buna karşın Alevi toplumunun insan hak ve hürriyetleri konusundaki haklı talepleri yerine getirilmemiştir.
Yukarıda özetlenen süreçteki politikaların yanı sıra yurt içi ve dışında oluşturulan Türk,Kürt ve Alevi İslamcı örgütlerin Alevi halka dayattıkları Alevi İslam yapılaşmasına tarafımızca karşı çıkılmış, Alevi halk kimliği ile Anadolu Aleviliğini İslam öncesi kadim temelleri üzerinde yeniden inşa etmek amacıyla kişisel olarak 80’li yıllardan başlayarak günümüze dek sürdürülen kültürel ve bilimsel çalışmalar özetle aşağıda sunulmuştur.
1-Sivas- Banaz PİR SULTAN ABDAL ANITI FİKİR ve UYGULAMA PROJESİ : Cahit Koççoban,Kemal Soyer, Cihangir Canbolat ,Mustafa Akpolat ve Murtaza Demir (1978),Hatti Güneşi Formunda Birlik Meydanı ve Anfi Tiyatro Yapımı :Kemal SOYER (1993) .
Ana tema : Aleviliğin toplumsal ve kültürel direniş sembolü olan Pir Sultan Abdal adıyla Anadolu Aleviliğini kadim kökleri üzerinde canlandırmak, kırsal yerleşmelerde Anadolu Halk kültürüne dayalı toplumsal hafızayı evreni kültürel değerlerle güçlendirmek,
2-Sivas -Şarkışla Sivrialan Köyü Aşık Veysel Şatıroğlu Evi’nin Müze’ye dönüştürülmesi (1980) Kemal SOYER.
Ana Tema:Aşık Veysel Müzesi, Anadolu Halk kültürü ve Ozanlık geleneğinin yaşatılması,
3-Antalya- Elmalı Tekke Köyü Abdal Musa Kültür Merkezi ve Amfi Tiyatro Yapımı Projesi.Kemal SOYER (1993)
Ana tema:Abdal Musa Kültür Merkezi aracılığıyla Alevi tarihi, kültürü ve edebi kaynakları temelinde yöre Alevilerinin eğitimi ve kültür şenlikleri yoluyla Aleviliğin -Anadolu halk kültürünün geniş kitlelere tanıtımı,
4-Ankara Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Merkezi Projesi ve uygulaması (1994).Kemal SOYER
Ana tema: Hızır-Hnkar Hazzi Bektaş Veli Kültüne Hizmet amaçlı Anadolu Aleviliğinin kültür ve bilim merkezleri aracılığıyla kurumlaştırılması, halkın ekonomik,kültürel ve sosyal ağlarla bütünleştirilmesi.Alevi kültür ve doğa mirasının araştırılıp korunması.Eğitim,bilim,araştırma ,dokümantasyon ve yayın organlarının oluşturulması.
5-Kültürlerin Belleği Anadolu Afişi (1999)-30.000.adet. Kültür Bakanlığı–Tasarım Kemal SOYER
Ana tema: Anadolu Alevi-Bektaşi kültür ve uygarlık ekininin Arkeolojik belgelerle ortaya konulması.
6-Kültür Bakanlığı ana binası cephesine Anadolu Uygarlıkları ve bu kapsamda Alevi temalı rölyeflerin yapılması.Bu çalışma tarafımdan planlanmış,sanatçı Cahit Koççoban ile Ali Ekber Bal tarafından uygulanmıştır.Söz konusu çalışma halen aynı yapı cephesinde korunmaktadır.(2018 de yıktırılmıştır)
7-Hitit Dönemi Alevi eserlerinden oluşan İsviçre St.Gallen Alevi Kültür Merkezi,AABF Köln Genel Merkez Binası Kültür merkezi Tasarımı,Varto Çaylar ve Gölyayla Köyleri Cem Evi Projeleri , Aydın Çine Tahtacı Kültür ve Eğitim Merkezi Projesi yapımı , İzmir Buca, Konya Ereğli,Mersin Merkez Cem evi ve Kültür merkezleri projelerine mimari katkı verilmiştir.
8-YOLUN EZELİ PROGRAMI kapsamında 1994 den başlayarak TMMOB- Mimarlar Odası Ankara Kültür Komisyonu Çalışmaları kapsamında (5),Türkiye Geneli (45), Almanya(14), Fransa(1), İngiltere(1), Avusturya(2), İsviçre(1),Danimarka (3),Hollanda’da (1) kez 3 saat süreli Anadolu Aleviliği saydam gösterileri sunumları ve Belgesel Konferans verilmiştir. Varto özelinde 2012-2014 arası üç kez “HAMURPET ALEVİ ŞENLİKLERİ “ düzenlenmiş yörede Alevi kültürü canlandırılmıştır.
9-YOLUN EZELİ PROGRAMI . 45’er dakika süreli 16 bölümden oluşan bu program, Anadolu Aleviliğini Anadolu uygarlıklarını oluşturan kadim kökleriyle belgesel tarzda ortaya koymuş,Alevilerin bu toprakların asli sahibi halk olduğu gerçeğini Türkiye ve dünya kamuoyuna göstermiş,YOL TV ekranlarından sunulan bu program toplumda “Aleviliğin Tarihsel Hafızası” işleviyle yer almıştır.
10-YOLUN EZELİ SİTESİ’nin kuruluşu 19.06.2011
2011′ den beri yayında olan bu site, Kemal SOYER’in bilimsel çalışmalarını yaygınlaştırmış, Siteye olan ilgi giderek çoğalmış,günlük okuyucu sayısı ortalama 80-150 kişiye ulaşmıştır.Bu sitede yayımlanan makalelerle Anadolu-Mezopotamya’yı işgale çalışan Küresel Güçlerin tezleri amaç ve içerikleriyle sergilenerek çürütülmüş, Kürtlerin Avrupa’dan gelen BACNAVİ ve BOHT, Zazaca konuşan Alevilerle ,ZAZA’ların SÜMER ,HATTİ HİTİT halklarının torunları olduğu belgeleriyle ispatlanmıştır.
11- Anadolu Uygarlıklarından kaynaklı Alevilik ile Alevilerin kadim halk olduğu gerçeği Kültürlerin Belleği Anadolu Afişiyle başta CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal olmak üzere Türk İslamcı Kemal KILIÇTAROĞLU, Murat KARAYALÇIN, Adnan Keskin, eski Kültür Bakanları Fikri Sağlar,Ertuğrul GÜNAY ve İstemihan TALAY’n yanısıra TKP Eski Genel Sekreteri Haydar KUTLU gibi kişilere tebliğ edilmiş , PSAKD Genel Merkezi, Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı, Cem VAKFI gibi Alevi STK’ları ile HDP Ankara İl teşkilatı ,TMMOB, TBB , Ankara Barosu ve bir çok siyasi partiye gönderilen afişlerle duyurulmuştur.
12-Alevi Kültürü ve Halk Kimliğinin Hititlerle ilişkisi konusunda Ankara Milletvekili Prf.Dr.Mehmet TOMANBAY aracılığıyla TBMM’ne sunulan Çorum Ortaköy Şapinuva Kazı verileri üzerinden ” Günümüzde yaşayan Anadolu kültürünün Hitit kültürüyle ilişkisi varmıdır ? “ konulu 7/12534-18873 Esas Nolu soru önergesine Kültür Bakanı Atilla KOÇ imzalı cevabi yazıda “Hitit Kültürü günümüzde yaşayan Anadolu Kültürünü oluşturan önemli ögelerden biridir” açıklamasıyla Türklerin 1071 de Orta Asya’dan geldiğini ilan eden Siyasal İslamcı Devlet, Anadolu Kültürünün dolayısıyla Anadolu Aleviliğinin Hitit kültürüyle bağlantısını açıkça kabul etmiştir.
13-KAYSERİ KARAÖZÜ ŞAHRUHLULAR DERNEĞİ’nce 2014 -2016 arasında Ankara, Çorum, İzmir, Mersin,Antalya ve Çorum Kuşsaray ‘da düzenlenen Kültür etkinliklerine katılınmış ,Prof.Mehmet Tomanbay, CHP Milletvekili Gülsüm BİLGEHAN ve MHP eski Milletvekili Yusuf HALLAÇOĞLU’nun da bulunduğu platformlarda Anadolu Aleviliği belgeleriyle sunulmuş, ırkçı ve inkarcı çevrelere gereken yanıtlar verilmiştir.
Yukarıda sunulan bilimsel ve kültürel çalışmalar sonucunda Aleviliğin İslamın Mezhebi , Alevilerinse etnik temelde Kürt,Türk veya Arap olduklarına yönelik siyasi iddialar ile ırkçı politikalar çökertilmiş, Anadolu Alevi Gençliği Anadolu Uygarlıkları temelinde kadim kimliklerinin yanı sıra giderek ağırlaşan yaşam sorunlarının nedenlerini de kadim tarih ve kültür varlıkları üzerinden yeniden sorgulama sürecine girmiştir.
Anadolu’da 250 yıl öncesinden günümüze süren bilimsel kazı ve araştırmalarla açığa çıkarılan ören yerlerinin yanı sıra yerli Müzeler ile Alman ,Fransız, İngiliz, Avusturya ve Amerika gibi ülkelere çoğu kaçak yollardan aşırılmış yazılı ve görsel tarih verileri bu topraklarda Sümer, Hatti,Hitit, Luvi , Hurri ve Urartu gibi gibi kadim uygarlıkların varlığını ortaya koymuş, ancak, yerli ve yabancı bilimsel yayınlarda bu halklar ile Anadolu Alevileri arasında bağ kuran tek bir satır açıklamaya yer verilmemişti. Osmanlıyı yıkan Batının işgal -sömürü ve asimilasyon amaçlı tasarım ve uygulamalarına sahne olan Cumhuriyet, Batının Paris’te kurulan İttihat-Terakki Partisi, Ermeni Taşnak Partisi ve Kürt Tealli Cemiyeti üzerinden pompaladığı ırkçı ve ayrıştırıcı politikalar eşliğinde Anadolu Alevilerinin ataları olan Sümer ve Hititler Orta Asya orijinli Türk, Anadolu Alevileri de Selçuklu Türk,Türkmen Kürt ve Alevi İslam olarak ilan edilmiş, böylece Alevilerle diğer yerli halklar Anadolu’daki tarihsel varlıklarından soyutlanarak yurtlarında işgalci konuma düşürülmüştü.
Cumhuriyet Dönemindeki siyasi varlığını Kürt karşıtlığı üzerinden geliştiren İttihatçı Türk-İslamcı güç, Alevilerin yasama, yürütme ve yargı erklerinden uzak tutulduğu Siyasal İslamcı politik zeminde günümüzdeki Kürt –İslam hareketini de canlandırılıp Parlementoya taşınmış, ırkçı kesimlerin “Türkiye Türklerindir” sloganıyla benzer şekilde ”Kürdistan Kürtlerindir” söylemiyle ortaya çıkan Yeni Kürt Hareketi de Anadolu Alevilerini Türk, Kürt ve Alevi İslam olarak tanımlamış, bölgedeki Asuri, Keldani, Arap, Ezidi, Nusayri, Alevi ve Türkmen gibi kadim halkların tümünü “Kürt” adıyla paketlemiştir. Bilimsel zeminde belgeleriyle kanıtlanmış Ortadoğu tarihine aykırı olarak Küresel güçlerin BOP kapsamında uyguladıkları sahte tarih ile kökten dinci kültür ve eğitim politikaları eşliğinde Sümerli, Hititli ve Hurrili Aleviler Anadolu-Kİ.ENGUR ’adaki (ırmaklar arası) tarihi köklerinden koparılarak İslamik mezhep boyutuna indirgenmiş, Anadolu kökenli olmayıp Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri boyunca egemen güçlerle işbirliği yaparak yerel halkları katledip ,topraklarını işgal eden toplulukların önemli bir kesimi Küresel güçlere hizmet eden yeni birer taşeron olarak yapılandırılmıştır.
Gerçekleştirdiğim uygulamalı proje ve yayınlar sürecinde Anadolu Uygarlıklarına ait tarihi belgelerden ve halk kültüründen edindiğim bilgi ve tarihsel deneyimlerle yerli -yabancı güçler ve Alevi -İslam örgütlerince ”ALEVİ-SUNNİ” karşıtlığı içinde kasıtlı olarak İslamın Mezhebi olarak sunulan Anadolu Aleviliğinin İslamın içine sığmayan kadim bir kültür,tarih ve uygarlık birikimi , Alevilerinse Anadolu’nun kadim halkı olduğu gerçeği belgeleriyle ortaya konulmuştur. Bu çalışmaların öncülüğünde bazı araştırmacı ve yazarlar Anadolu Uygarlıklarıyla ilgilenmeye başlamış, kitaplarının kapaklarına Sümer ,Hatti ve Hitit eserleri koyarak ilgi çekmeye çalışmış olsalar da , çalışmalarında kadim halklara yönelik kendi tespitleri olan herhangi bir belge ve bulgu sunamamışlardır.Yine bir çok popülist yazar Siyasal İslamcı Türk ,Arap ve Kürt politikalarına uygun olarak Ezel Ali, Hacı Bektaş-ı Veli , Abdal Musa ve Yunus gibi erenleri Siyasal İslamın belirlediği siyasi konsepte uygun olarak tarihi birer şahsiyet olarak sunmuş,şahsım ise bu erenlerin kimliklerine yönelik Anadolu Uygarlıklarından tarihi belgeler sunarak Siyasal İslamcı resmi ve ırkçı tezleri çürütmüştür.
25 yıldan beri Almanya,Avusturya ,Fransa,İsviçre,Danimarka ,Hollanda ve Türkiyede onlarca belgesel konferans ve saydam sunumlarıyla Anadolu Uygarlıkları temelinde açıkladığımız Anadolu Aleviliği ve Alevi Halk Kimliği gerçeği halkı etkilemiş,ancak , çalışmalarımızı rehber edinerek Alevi İslam yapılaşmasını aşan Alevi gençliği, bu kez Avrupa’dan beslenen Alevilik adıyla sırlanmış yeni bir takım ırkçı örgütlerle karşı karşıya kalmıştır.
12- Devlet Memuru ,Yönetici ve Teknokrat Olarak Kemal SOYER:
Türk İslamcı kurumlaşma ve kültür politikalarının hakim olduğu bir süreçten itibaren Alevi Kimliği konusunda geleneksel halk kültürünün yanı sıra kadim uygarlıkları araştırmaya yönelmiştim. Bakanlığın Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü ,Ankara Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünde Müdür, Şube Müdürlüğü, Daire Başkanlığı, Koruma Yüksek Kurul Üyeliği ve Genel Müdür gibi yetkin üst görevler sürecinde Devleti ve toplumu kuşatan Siyasal İslamcı ideolojinin inkar ve asimile ettiği Anadolu uygarlıkları alanında söz sahibi olabilmek, yerli ve yabancı kaynakların bu kültürü inkar eden sözde bilimsel (!) tezlerini çürütmek adına bilimsel kariyerimi Y.Lisans ve tez aşamasına kadar doktora çalışmalarıyla geliştirmiş, mevcut kültür ve tarih politikalarına muhalif bir bilim,kültür ve sanat adamı olarak öne çıkmıştım.
ANAP’lı Mükerrem Taşçıoğlu’nun Bakanlığı sürecindeki güvenlik soruşturmalarında her hangi bir yasal engelim bulunmamasına karşın ,salt Alevi olmam nedeniyle gizli ve gizlilik dereceli işlerde çalışmamın engellenmesi yönünde 20.8.1985 tarihli 36 sayılı karar alınmış(Belge-1),ancak uygulamalı bir sanat okulu olan Ankara Yapı Enstitüsü, ADMMA-Mimarlık Fakültesi , Y.Lisans, Doktora gibi aldığım mesleki–bilimsel eğitim, araştırma ve uygulamalarla pekişmiş yetkin uzmanlığıma her zaman ihtiyaç duyulmuş, bu nedenle kademeli olarak sorumlu mevkilerde görev almam engellenmemiş, son olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü makamına atamam yapılmış idi. Böylesine bilimsel kariyer ,liyakat ve yetkin uzmanlık gerektiren bir makama hangi gerekçelerle atandığım bilgim dışında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine yazılmış olan Bakan imzalı gerekçeli yazıda açıkça belirtilmiştir (Belge :2).
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyesi olarak aldığım görevlerle ilgili liyakatım ve yetkin deneyimlerim ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Kürsüsü ve Ankara Koruma Kurulu eski Başkanı merhum Prof. Dr. Gönül TANKUT’un bilimsel değerlendirmesiyle ortaya konulmuştur (Belge . 3)
Avrupa’ya yasa dışı yollardan gidenlerin çoğu, Devlette yetkin görevlerde bulunan kişilere ajan gözüyle bakan bir pisikolojiye sahiptirler ,
Kemal SOYER YOLUN EZELİ PROGRAMIYLA Türk Tarih Tezi,Kürt Tarih Tezi, Aleviliğin İslamın Mezhebi olduğu tezi, Alevilerin Türk ve Kürt oldukları Tezi,Alevilerin Orta Asya Halkı oldukları, Kürtlerin Mezopotamya orijinli oldukları gibi tezlerle birlikte BOP’un işgal,talan ve sömürü amaçlı ırkçı –kökten dinci örgütlenme argümanlarını kabul etmeyerek Anadolu Mezopotamya halklarını “Kadimden Ortak Anavatan,Evrensel Kültür,Eşit insan hakları,Ortak egemenlik ve ortak yönetim” ilkeleriyle Emperyalist güçlere karşı “VARLIĞIN BİRLİĞİNDE” bütünleşmeye çağırmasından kaynaklı olarak karalanmaya çalışılmaktadır.Bu çağrı ABD ile AB’nin politikalarına aykırıdır.Bunu savunmaları durumunda Avrupada hayat hakkı bulamayacaklarını bilen kişi ve çevreler birlik ve bütünlükten yana herkesi ajan olarak karalama yolu seçmektedirler.
KEMAL SOYER’in AÇIĞA ÇIKARARAK TANIMLADIĞI ANADOLU ALEVİLİĞİ VE ALEVİ HALK KİMLİĞİNE KARŞI GELİŞTİRİLEN POLİTİKALAR VE ÖRGÜTLENMELER
1-PİR SULTAN ANITI ‘yla başlatılan Alevi Aydınlanmasına karşıt olarak ALEVİ AYDINLARININ SİVAS’ta KATLEDEİLMESİ ve 1994 de kurulan HBVAK Vakfına (Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı) karşı CEM VAKFI ve CEM TV’nin KURULMASI ,
2- AŞIK VEYSEL EVİ’nde Kiler,Ahır ve Samanlık bölümlerinden dönüştürülerek projelendirilen Cem EVİ mekanlarının yaptırılmayarak projenin yarım bırakılması,
3-ABDAL MUSA KÜLTÜR MERKEZİ’ne karşıt CEM VAKFI’nın Tekke Köyü Derneği ile Vakfını ele geçirmesi ve Kültür Merkezine ALEVİ İSLAM DİN HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI LEVHASINI ASMASI,
4-HACI BEKTAŞ-I VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFININ KURULUŞU ve 1994 deki temel atma törenlerinde Kemal SOYER’in Anadolu Aleviliğini “10.Bin yıllık Alevilik-Evrensel Alevilik” olarak açıklaması ve ardından yapılan bilimsel çalışmalara karşıt olarak :
a-Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL şahsımı iki kez köşkteki makamına çağırarak Anadolu Alevi Kimliğini hangi ölçekte bildiğimi sorgulamış, kendisine Küpü Dolu Kadıncık Ana olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin Hattiler Dönemine ait Matara formlu küpü ve Sümer, Hatti, Hitit ve Hurri kültürü eşliğinde Alevilerin Anadolu topraklarının asli sahibi halk oldukları gerçeği anlatılmıştır. Vakıftan Ahmet ŞAHİN’nin de hazır bulunduğu bu görüşmenin ardından Vakıf Başkanı Ali Doğan ve vakıfta görevli Alevi İslamcı ekip onaylı projeye aykırı olarak Kültür Merkezi bünyesinde Anadolu Uygarlıklarına ilişkin her hangi esere yer veremeyecekleri konusunda karar almış, şahsımın yapıyı Hatti-Hitit ve Sümer eserleriyle dekore etmesi engellenmiş, giriş kapısında Hacı Bektaş-ı Veli’nin yanı sıra yapımı planlanan Küpü Dolu Kadıncık Ana heykeli yaptırılmamıştır.
b-İnşaat sürecinde Vakfa iki kez gelerek bilimsel açıklamalarım ile belgesel konferansları izleyerek bulgularımı Alevi İslam açısından çok tehlikeli bulduğunu açıkça belirten İzzettin Doğan’a 1995 de Namık Kemal ZEYBEK’in kontrolündeki CEM VAKFI kurdurularak Alevi İslam propagandası başlatılmıştır.Bu Vakfın şimdilerde Aleviliği “Türk Müslümanlığı” adıyla kamufle eden Türk-İslamcı Eski bir Kültür Bakanının kontrolüne verilmiş olması sıradan bir olay değildir.Devlet, Alevi gerçeğini anlatan tüm eserleri Müzelerinde korumaktadır.Kürt-İslam açılımlarından çekinmeyen Türk-İslamcı çevreler kadim Alevilikle ilgili gelebilecek yeni açılımların önüne bu tür oluşumlarla set çekmiştir.
c-HBVAKV ‘da başlattığım Anadolu Aleviliği açılımının engellenmesi, Alevi Örgütlenmesinin kontrolü kapsamında Vakıf bünyesine kurucu ve üye olmayan yeni bir çok kişi sokulmuş, Alevilik yerine Atatürk İlke ve İnkılapları faaliyetleri başlatılmıştır.Kültür Bakanlığı katkılarıyla DSP Eski Sivas M.Vekili Cengiz GÜLEÇ ‘in öncülüğünde Ayhan Yalçınkaya vb. kişilerin kurduğu ALEVİ ENSTİTÜSÜ bir protokolle HBVAKV bünyesine entegre edilmiştir.Türk -İslamcı Veliyettin Ulusoy, Alevi dosyasının takibi için Amerika’dan CHP ve HBVAKV’ına transfer edilen Aykan ERDEMİR ve AKP’li Bakan Ertuğrul Günay’ın katıldığı ,kurdelasını Vatikan Ankara Büyük Elçisi’nin (PAPALIK !) kestiği bu özel vakıf, Alevileri kontrol olanaklarıyla HBVAKV’ın bünyesindedir.Zira Hititlerden günümüze Anadolu’nun BABALIK Makamı olan Hacı Bektaş Dergahı, PAPALIK MAKAMINA rakip ve düşman olarak görüldüğünden Cumhuriyetin ilanının ardından 1925 te kapatılmıştır.Papalık Anadolu Alevilerini bu tür yapılar üzerinden kontrol altında tutmaktadır.
Kültürlerin Belleği Anadolu afişi davasında aleyhime bilirkişilik yapan Türk-İslamcı Prof.Dr. Zafer İlbars HBVAKV’na danışman, gerçekte kontrolör-gözcü yapılmıştır. YOL TV de katıldığım bir TV Programının ardından Ayhan YALÇINKAYA’ya merhum Rıza AYDOĞMUŞ’un huzurunda Alevi Enstitüsünün kuruluş amacının Anadolu Alevi açılımımızı karartma olduğunu söylemem üzerine Yalçınkaya “BİZİM İÇİN ALEVİLİK ALEVİLERE BIRAKILAMAYACAK KADAR ÖNEMLİDİR”yanıtını vermişti ! Şimdilerde Vakıf Başkanlığına getirilen bu şahıs Cengiz Güleç Enstitüsü üyesidir.
d-Ali DOĞAN’ın ölümüyle Vakfın başına getirilen Ercan GEÇMEZ Yapıyı Kültür Merkezi olmaktan çıkarıp kreş ve hastaneye çevirmiş,2009 yılında da Kültür Merkezini YOLUN EZELİ Programına karşı başlatılan “ALEVİ AÇILIMLARININ “karargahı haline getirmiş idi.
5-KÜLTÜRLERİN BELLEĞİ ANADOLU AFİŞİ .
T.C’nin Kuruluşunun 75 .ci Yıl Kutlama Etkinlikleri kapsamında Kültür Bakanlığı Projeleri arasında tasarımı şahsıma ait olup Bakan,Başbakanlık Kutlama Komitesi ve Milli Güvenlik Kurulu Gn. Sekreterliğinin onayı ve uygundur görüşü alınan bu afiş, baskısının ardından Okyanus ötesi uyarılarla “etnik bir kökeni öne çıkardığı gerekçesiyle(Alevi Etnik Kökeni) “ dağıtımı durdurulmuş,şahsım Genel Müdürlük görevinden alınarak Ankara 2.Ağır Ceza Mahkemesinde yargıya tabi tutulmuş ve 5 yıl süreyle benzeri etkinlikleri yapmaktan men edilmişti.Ancak kişisel çabamla bu afişten 10 bin adedi yurt içinde dağıtılmış, Servet ÜNSAL’ın maddi katkılarıyla 2001 de tasarladığım bir takvimle afişte yer verilen benzer temalar 5000 adet baskıyla Ankara , İstanbul, İzmir gibi büyük metropollerde dağıtılarak halkın hafızası uyarılmıştı.
BAYKAL’IN ANADOLU SOL ÇIKIŞI : Anadolu Alevi gerçeğinin Kültür Bakanlığınca T.C’nin kuruluşunun 75.Yılında çıkarılan bir afişle ortaya konulmuş olması devlette ve Türk-İslamcı CHP’de büyük bir tedirginlik yaratmış, uygarlıkçı açılımımızın kadük edilmesi için CHP Genel Başkanı Deniz BAYKAL Kültürlerin Belleği Anadolu afişinden yararlanarak ” Anadolu Sol Projesi”ni başlatmıştı. 21 yy. eşiğinde kendi toprağına basma , toplumsal değişim ve dinamikleri okuma ve buna göre yapılanma şansını yakalamak üzere kendi değerlerine sahip çıkma ve din,dil ve mezhep farklılıklarını aşarak toplumsal barışı oluşturma “şeklinde dizayn edilen “ANADOLU SOL PROJESİ ” sahaya sürülmüş, bu çıkışla toplumsal barışın yakalanabileceği umudu ekilerek Alevilerin Türk Kimliği ve CHP ile siyasi bağı güçlendirilmeye çalışılmıştı. Baykal ,Hititler Dönemi Anadolu Fırtına Tanrısı HADDU BAAL adını taşıyan Şah EDE BALİ’yi Türk kimliğiyle algılatan propagandaları etkinleştirmiş, 2000 yılında emekliye ayrıldığımda beni partiye çağırarak üye yapmış, ardından Kültür Komisyonuna atamış idi.Bu atamadan sonraki hafta içinde yapılan görüşmede “Kültür Politikalarını hangi temelde ele alacağımızı sorduğumda “1071 ve Müdafa-i Hukuk asli temelimizdir”diyerek Anadolu Uygarlıklarını dışlamış,bunun üzerine Komisyona katılmayarak sonrasında parti üyeliğinden istifa etmiştim.
Bu gelişmeler üzerine ,Devletin Anadolu Uygarlıkları ve bu uygarlıklara dayalı Alevi Halk Kimliğini asimile eden Siyasal Türk İslamcı kültür ve eğitim programlarına karşı Anadolu Halkını korumak ve ona kendi tarihi gerçeğini göstermek amacıyla hazırladığım YOLUN EZELİ PROGRAMINI Merhum Rıza AYDOĞMUŞ’un katkılarıyla YOL TV ‘den devreye sokma kararını verdim.
6-YOLUN EZELİ PROGRAMI
YOL TV EKRANLARINDAN HAZİRAN 2008 ‘de başlatılan 45 er dakika süreli 16 bölümlük bu program öncelikle AABF Dedeler Kurulu’nun engellemelerine takıldı.Programın önceden belirlenen haftalık yayın saatleriyle sürekli oynanarak izlenmesi engellenmeye çalışıldı, ardından programın etkisini azaltmak ve başlatılan Anadolu Alevi Aydınlanmasını karartmak amacıyla adeta hareket üssü gibi kullanılan HBVAKV ve paralelindeki ALEVİ STK’larının katıldığı “ALEVİ AÇILIMLARI” devreye sokuldu.
7-HDP,HDK vb.Kürt örgütlenmeleri Anadolu Alevilerini JönTürk Irkçıları gibi Kürt,Türk ve Alevi İslam kimliğiyle tanımlamış, HDP kuruluş tüzüğünde yer alan “Halkların Kardeşliği” sloganına karşın “Bu partiye üye olen herkes Kürtlerin kendi kaderini tayin etme hakkını kabul eder” ibaresini koydurmuştur. Böylece amacın halkların kardeşliği,Demokratik Halk Hareketi, eşitlik ve demokrasiyi inşa etmek olmadığı,Demokratik ULUS gibi saçma bir kavramın ardına saklanan Siyasal İslamcı bir Kürt Devletinin kurulması , bu kapsamda Alevi Halkın Kürtleştirilmesi, Zazaca’nın Kürtçenin şivesi olarak kabul edilmesi, Kadim uygarlıklardan gelen Alevi Halk kimliğinin inkarı ve Alevilerin mezhep olarak benimsenmesiyle de Türklerin Sümer ve Hititleri Türk ve Eti Türkleri tanımlamaları gibi Kürtleri de tek başına Kadim Anadolu Uygarlıklarının varisi yapmak olduğu anlaşılmıştır.
8- ALEVİ STK’larının YOLUN EZELİ’nce tanımlanan ANADOLU ALEVİLİĞİNE KARŞI BAKIŞI
Bu programın yayınıyla karşı atağa geçen siyasi partiler ve Siyasal İslamcı kesimlerin aksine Alevi STK’larının bu açılıma sahiplenmesi veya en azından tezimizin kendi platformlarında tartışmaya açılmasını sağlamaları beklenirdi.Ancak durumdan vazife çıkaran Türk-Kürt ve Arap karması Alevi İslamcı derin kuşatma altındaki ALEVİ STK’ları bu yönde açılım yapmak yerine ,Yolun Ezeli’nin Anadolu sathındaki şubeleri aracılığıyla halka ulaşmasını engelleyen girişimlerde bulundular.Ali Balkız, Kemal Bülbül, Ercan Geçmez ,Necdet SARAÇ, Cafer KAPLAN, Turan ESER ,Turgut ÖKER vb. AABF’nin yöneticileri ve bünyesindeki Dedeler Kurulu vb.çevreler programın Alevi STK’larının gündemine girmemesi için çok özelde çaba gösteren kişiler olarak öne çıktılar.
Karşı kampanyada çok özelde öne çıkan örgütlerden biri de BERLİN CEMEVİ’dir.2009 de “ALEVİLERİN 12 BİN YILLIK TARİHİ”başlığıyla verilen konferansın ardından Dr.YÜKSEL ÖZDEMİR ve Ekibi Türkiye’den apar topar Hamza Aksüt ile Hasan HARMANCI adlı kişileri Berlin’e çağırmış, yapılan toplantıda kişiler kendi görüşlerini sunmak yerine çok özelde Kemal SOYER’in açılımını tartışarak bir nevi gıyabi yargılama yoluna gitmişlerdi. Bu olayın ardından Berlin Alevi gençliği Cem Evi’ni terketmiş, sonraki yıllarda uğradığım Cem Evi’nde insanların etrafımda toplanmalarıyla görevli Dedeler “Kemal Soyer gelince kimse bizi dinlemiyor” diye sızlanınca da Başkan Halit BÜYÜKGÖL sohbetlerde masaların birleştirilemeyeceği talimatı vermiş, AABF Kültür Komisyonu üyesi yapılan Haydar SELÇUK adlı kişi de Cem Evi’nde açıktan Kürt-Alevi propagandalarına başlamıştır.
9-YOLUN EZELİ-ANADOLU ALEVİLİĞİNE KARŞI MEDYA ÖRGÜTLENMESİ:
Türkiyede Alevi İslam propagandasını yayıp etkinleştirmek amacıyla onlarca TV kanalı açılmış,CEM TV, BARIŞ TV , HALK TV ve ULUSAL KANAL Anadolu Alevileri ile ataları olan Hititler,Sümerler ve Hurriler gibi kadim hakların kimliklerini Türk adıyla karartan programlar ve kitap kampanyaları yürütmüştür.TV 10, HALK TV ve karşıtı gibi görünen ULUSAL TV ,Yolun Ezeli programlarını sunum talebimizi geri çevirmiş, Halk TV ile Ulusal Kanal Hititler ve Sümerlerin Alevi olduklarının anlaşılmasını önlemek amacıyla, Siyasal İslamı “ANADOLU MÜSLÜMANLIĞI” adı altında kadim bir din ve inanç ,Anadolu Alevilerini ise İslamik mezhep olarak tanıtmıştır.
10-ABD-AB ,KÜRESEL BOP-AMAÇ ve ÖRGÜTLENMELER:
BOP temel olarak Ortadoğu’nun uzun vadede işgali ve geçiş sürecinde işgalci güçlere taşeron ve Aşiret ölçekli vasal devletçiklerin oluşturulması amacına hizmet eden küresel bir projedir. ABD’nin 2003 te Irak’ı işgal etmesiyle başlattığı ilk eylem, Irak Müzelerinin soyulması ve yerel halkların tarih ,kültür ve inançlarını belgeleyen arkeolojik eserlerin tahribi ve önemli bir bölümünün Amerika’ya kaçırılmasıdır. ABD bu yolla bu toprakların asli sahibi olan Sümer, Hurri, Hatti,Hitit gibi kadim Alevi halklar ile onların torunları olan Anadolu Alevilerini, İran Ali Allahi ve Ehl-i Hak Alevilerini,Nusayri ve Türkmenler ile bu toprakta 3.Bin yıldır yerleşik olan Kürtlerin ,bin yıldır burada olan Türklerin yerli halklarla olan tarih bağlarını koparıp geçmişlerini karartarak her birini ayrı ayrı sanal kimlikli birer taşeron durumuna oturtmak,Alevi kökenli kadim halkları Orta Asya’dan gelen işgalci Türk, yöreye sonradan gelen Türk,Kürt ve Ermeni gibi halkları ise Sümer, Hatti, Hitit gibi kadim halklara eklemleyen sahte bir tarih programı kapsamında kendi siyasi ve ekonomik iktidarlarını kurma faaliyetlerine başlamış, bölge halklarını kendi üretimi olan İŞİD vb. Irkçı yobaz çetelerle iç savaşa sürüklemiştir.
ABD,AB, İngiltere ve gizli ortak İsrail vb. ülkelerden oluşan Küresel İşgal Konsorsiyumu BOP. kapsamında İslam Coğrafyasını işgale başlamış,bu kapsamda onlarca ülkede eşbaşkanlı –bağımlı taşeron parti ve yönetimler oluşturmuş, Türkiye’de de BOP’un alt ayağı olan ILIMLI İSLAM PROJESİ kapsamında TÜRK, KÜRT VE ALEVİ İSLAM yapılaşmasını dayatmıştır.
Bu konsorsiyum Anadoludaki Alevi tabanlı uygarlıkçı demografik yapıyı Siyasal İslamcı yapıya dönüştürmek amacıyla Suriyede iç savaş çıkartarak yaklaşık 4.milyon İslamcı Arab’ı Anadolu’ya sürmüştür Dünya’nın bir çok yerinden getirilen islamcı kesimlerle Başkent Ankara,İstanbul ve İzmir gibi metropollerde sokakta yürüyen insan profili değişmeye başlamış, Feto gibi yobaz tarikatlar toplumda hakimiyet sağlayıp ,iktidara yürümeye başlamışlardır.
Alevilerin Anadolu ve Kİ.ENGUR veya Yunanca Mezopotamya denilen Sümer topraklarının asli sahibi halk olduklarının,Aleviliğin ise kadim uygarlıkları yaratan evrensel kültür ve uygarlık birikimi olduğunun anlaşılmasıyla Cem Vakfı Başkanı İzettin DOĞAN ile tüzüğünde Aleviliği islamın içinde kendine özgü bir inanç olarak tanımlayan AABF eski Genel Başkanı Turgut ÖKER’in girişimleriyle Alevi Kimliği “İslamın içinde” ve/ veya “kendine özgü bir inanç” olarak tanımlanmış, AABF , AB’nin lideri olan Almanya’nın Kurduğu Alman İslam Birliğine üye yapılmıştır.
11–AVUPA ALEVİ DİASPORASI VE DAB (DEVRİMCİ ALEVİLER BİRLİĞİ) ADLI GRUP:
Yolun Ezeli Programı bilimsel nitelikli belgesel sunumlarıyla Avrupa’da olumlu tepkiler almış , çeşitli platformlarda etkin bir şekilde tartışılmış,Alevi Halk Kimliği ve Kültürünün 12 Bin yıllık köklerine ulaşılmış olması karşısında başta Kürt örgütleri olmak üzere bir çok kökten dinci ve ırkçı örgütler kendi siyasal varlıklarını ve tarihi argümanlarını ciddi bir şekilde irdeleyip çürüten bu programa karşı bilimsel hiçbir kariyeri-araştırması bulunmayan ve çoğu AB’nin sosyal yardımlarıyla geçinen kesimlerden birkaç kişinin bir araya gelmesiyle “ALEVİ” adını taşıyan gerçekte Kürtlerin siyasi beklentilerine uygun faaliyetler yürüten yeni oluşumlar türetmişlerdir. Face sayfalarında Alevi Ozanları ve kutsallarının adlarını pervasızca kullanarak tarihi misyonlarına ve işlevlerine gölge düşüren yüzlerce kişi ,grup ve platformlardan bazıları Anadolu Aleviliği konusunda ortaya çıkardığımız tarihi gerçekleri intihal ederek kendi üretimleriymiş gibi sunmakta, kimileri bilgisizlik eseri gerçekleri anlayamadan çarpıtmakta ,kimileri ise Siyasal Türk,Kürt ve Alevi İslam propagandası yapmaktadır.
Kurucu unsur olarak kendilerine ait herhangi bir bilimsel kariyeri, çalışması ,araştırması ve yayınları bulunmayan 8-10 kişinin oluşturduğu DAB adlı gurubun ortaya çıkış argümanı “ALEVİLİĞİN İSLAM DIŞI BİR İNANÇ “olduğu iddiasıdır.Bu iddia da benim 1994 yılında Hacı Bektaş-Veli Anadolu Kültür Merkezinin temel atma töreninde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL’in huzurunda seslendirdiğim “10.Bin yıllık Alevilik –Evrensel Alevilik” sloganına karşın Vakıf Başkanı ALİ DOĞAN’ın çarpıtarak kendileştirdiği “ALEVİLİK İSLAM DIŞIDIR” açıklamasına dayanmaktadır. (Bkz.Belge 4) Halbuki bizim tezimiz Aleviliğin sadece inançtan ibaret olmayan, Ana vatanı Anadolu ve Kİ.ENGUR olan Sümer, Hatti,Hitit, Hurri, Luvi gibi Alevi halkların yarattığı kadim bir kültür ve uygarlık birikimi olduğunu ortaya koymuş, Alevilere ait olan kadim coğrafik ve ilahi kavramlara zamanla toplum mühendisliği kapsamında etnik mana yüklenerek oluşturulmuş KÜRT, TÜRK VE TÜRKMEN Aleviler gibi Alevileri ve Anadolu halklarını siyasal ve kültürel açıdan bölen yaklaşımlar Aleviliğin ırklar üstü nitelikleri gereği ret edilmiştir. Çünkü, Alevilerin cennet olarak tanımlanan ana vatanı Anadolu’ya yerleşmeye çalışan her işgalci kavim siyaseten Anadolu halkına ait tanrı, halk ve coğrafya adlarını kullanmış veya zamanla kendileştirmiştir. Başka bir önemli örnek ise kadim zamanlarda Hitit toprağı olan Suriye’de Hitit kültürünün yarattığı demografik oluşumlardır . Arap zihniyeti taşımayan Nusayriler ve Suriye Alevileri ile Kürt veya Persli olmayan İran Alevileri bu dönemin kalıntılarıdır. DAB’ın Aleviliğin inançtan ibaret olduğu söylemi, Ortadoğu’da yaşanan ırkçı,bölücü ve siyasal kökten dinci yapı ve örgütlere hayat veren ideolojilere ve bu temelde Alevi halk kimliğini inkar ve asimile eden Küresel güçlerle onların yerli işbirlikçilerinin işgal,imha ve asimilasyon tasarımlarına kapı aralamaktadır.Alevilik salt inançtan ibaret olunca, Aleviler Kürt, Türk,Ermeni,Çerkez veya Arap sayılabilirler. Halbuki Aleviler evrendeki varlık aleminin aynı asıldan kardeş olduğunu binlerce yıllık “VARLIĞIN BİRLİĞİ” ilkesi ile , “İnsan Hakta Hak İnsanda ne ararsan bak insanda” ve “Binbir donda baş gösterdi Ali El Murteza” deyimleriyle yaşama geçirmişlerdir. Alevi halkı Irka dayalı toplum yapılaşmasını ret etmiş,uygar atalarınca oluşturulan evrensel Hakk Yolu’nda birleşmişlerdir.
Alevileri Kürt etnisitesi içinde eritme amacı güden örgütlerin Avrupa’da taban kaybetmesiyle oluşan siyasi boşluklar “…..Alevi” adıyla kamufle edilmiş yeni oluşumlarla kapatılmak istenmektedir.
İşte DAB’ın gerçek hikayesi ve Kürt Siyasetiyle İlişkisi:
DAB 25.05.2015 de Frankfurt’tta aşağıdaki kişilerce oluşturulmuştur.
DAB Eş başkanları: Barış Aydın Fransa, Elif Kaya Almanya
Sekreter :Tayfun Yasin Hollanda
Kasadar: Feramuz Acar Danimarka
GYK üyeleri(Genel Yönetim Kurulu)
Aydın Dost ,İsveç
Hacı Cirik, Almanya
Haydar Ceylan, Hollanda
Kamil At, İsviçre
Öznur Deniz ,Almanya
Tekin Acik, Fransa
Yedek üyeler
Peri Akar İsviçre
Davut Kurun Almanya
Mali denetleme Kurulu
Süleyman Deprem Türkiye
Abidin Onay Hollanda
Not: Bu bilgiler Zöhre Ana Forum’dan alınmıştır.
DAB’la tanışma sürecim:
Bu guruptan Aydın Dost, Ali KÖYLÜCE, HDP’li Hatice ÇEVİK’le 12-14 Mart 2015 tarihinde Abdal Musa-Akçaeniş Cem Evi’nde yapılan Erkanname toplantısında, Elif Kaya ve Hacı Çirik ile 2016 da Berlin’de, Süleyman DEPREM’le 2011 de İzmir’de tanışmıştım. Ancak DAB Anadolu Aleviliğine dair özel bilgiler sunduğum Abdal Musa toplantısından sonra 24.05 2015 de kurulmuştur. Toplantıda çalışma grubu ağırlıklı olarak Hasan KLAVUZ tarafından yönetilmiş idi. Çalışma Grubunun profili ağırlıklı olarak Kürt Aleviyim diyen Hasan Klavuz, Tekin ÖZDİL,Aydın Genç, Ali Köylüce, Hüseyin Gazi Metin, Mehmet Turan, Abbas Tan Süleyman Deprem vb. kişiler idi.Bu nedenle çalıştay grubunun gerçek amacını öğrenmek üzere “Alevilerin Toprak-Yurt Sorunu” konusunun gündeme alınmasını önerdim.Kıyamet koptu.Tekin ÖZDİL “Kemal Bey ,Alevilik inançtır ,ALEVİSTAN MI istiyorsunuz” diye şiddetle karşı çıktı. Gündeme alınmazsa çalıştayı terk edeceğimi söyledim.Bunun üzerine Klavuz Alevilik bilgelerimizin, pirlerimizin oluşturduğu İnançtır, Bekir ÖZGÜR ise gündeme alıp tartışabiliriz,çünkü Aleviler aynı zamanda halktır dedi. Konu gündeme alındı ancak, sürekli olarak ötelendi ve yüzeysel tartışmalarla geçiştirildi. Beni bu toplantıya bu grup değil, Akçaenişli Serdar TANAL ısrarla çağırmış, bunların sizin bilgilerinize ihtiyacı var demişti.Üç gün süren toplantıda katılımcıları Anadolu Uygarlıkları ve Alevi Kimliği konusunda bilgilendirdim. Alevilerin kadim Sümer –Hitit ve Hurri Halkları olduğu anlaşılınca bu toplantının ardından 25.Mayıs 2015 de kurulan DAP, Kuruluş argümanını Alevilerin Anadolu-Mezopotamya topraklarının asli sahibi kadim halklar olduğu gerçeği üzerine değil , özellikle de Kürt Ulusu Projesi kapsamında “Alevilik İnançtır”o halde Kürt Kültürü’dür tasarımı üzerine oturtmuş, böylece temel amacın Anadolu Alevi Halk kimliğinin yeni siyasi ve kültürel projeksiyonlarda öne çıkmasını engellemek ,mevcut Kürt , Türk ve Alevi İslamcı konseptlere hayat vermek olduğu anlaşılmıştı.
Hasan KLAVUZ , DAP kurucuları- Kürt Siyasetiyle ilişkileri :Bu başlık ve bağlı açıklamalar DAB’lı Haydar CEYLAN’nın Kürt Hareketiyle ilişkimiz yoktur açıklaması üzerine açılmıştır.
Abdal Musa Çalıştayı’ndan hemen sonra internet ortamında yaptığım küçük bir gezinti sonucu 2013 yılında İsviçre BASEL’de yapılan gizli bir toplantıda PKK tarafından Hasan KLAVUZ ‘a görev verildiğini belirten habere ulaştım.(Bkz.29 Kasım 2013 tarihli SÖZCÜ). Bu haber Kürt Hareketi-Hasan Kılavuz ve DAB’ı kuran kişilerin ilişkilerine ışık tutuyor.
Kurucu üyelerin Alevilikle ilgili bakışları da özetle şöyledir:
DAB Kurucu Eşbaşkanı Barış AYDIN:Aleviliği sadece inanç boyutuyla sınırlayan düşüncelere sahiptir.
Hüseyin Gazi Metin Dede ile DAB’ın kurucularından Süleyman DEPREM 2015 de HDP ‘den aday adayı olmaya çalışmış, yakını Mustafa DEPREM Kürt-Alevi Propagandası yapan TV.10 Kanalında görev almış,TV.10 sorumlusu Şükrü YILDIZ Yolun Ezeli programlarının kanalda yayınlanması yönündeki talebimizi geri çevirmiştir.
Hasan Klavuz ile Hüseyin Gazi Metin Diyarbakır’da düzenlenen Kürdistan Alevi Konferansına katılıp bildiri vererek Cem yürütmüş ve Alevilerin parçalanmasına yönelik bir tasarım olan “Mezopotamya Aleviler Birliği “nin kurulması görüşüne iştirak etmişlerdir. Kürdistan Alevi Konferansına Necdet SARAÇ, Piri ER , Hasan KLAVUZ ve Hasan HARMANCI’nın çağrılması da son derece ilginçtir!
Bu konferansın sonuç bildirisindeki incilerden biri “ALEVİLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜ KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR, KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ ALEVİLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR” Böylece konferansın sonucuna göre Aleviler Kürt ,Alevilik ise inançtır.Mesaja Dikkat edilirse “ALEVİLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL” Aleviliğin Özgürlüğü kavramı özenle seçilmiştir. Alevilik özgürleşince Kürtlerin Kültürü olacak Alevilerse Kürt olarak asimile edilecektir.
15-17 Şubat 2013 tarihlerinde Danimarka’nın üç şehrinde verdiğim konferanslar sürecinde tanıştığım Feramuz Acar “Kürt Değilim, Ancak ben bir özgürlük savaşçısıyım “ demiştir.
Ela KAYA-Hacı ÇİRİK: Ela Kaya tezimle ilgilenip çeşitli etkinliklerde desteği olmuştur.Hacı ÇİRİK ise Alevi kimliği konusunda net olmayan düşüncelere sahip olmakla birlikte tezime ilgi göstermiş çalışmalarımı desteklemiştir.
DAB ve HDK :12 Aralık 2016’da DAB . Eş Başkanı Veli Balaban ve İbrahim Klavuz’la görüşme:Davetleri üzerine katıldım.
DAB Eşbaşkanı ve 20’yi aşkın katılımcıyla yapılan tanışma toplantısında Alevilerin kadim Halk olduklarına, etnik olarak Türk veya Kürt olmadıklarına, Alevi Halkın Anadolu-Mezopotamya topraklarının asli sahibi olduğuna vurgu yapan açıklamalarıma karşın, DAB Eşbaşkanı Veli Balaban toplantıda hazır bulunan DAB üyelerini Kürt Hareketinin oluşumlarından olan “HDK”ya üye olmaya ve maddi destek vermeye çağırmış, bunun üzerine toplantıyı terketmiştim.
ÖZE DÖNÜŞ KAVRAMI :Kürt -Alevi grupları“Öze Dönüş” kavramını Aleviliğin Siyasal İslamcı etkilerden arındırılarak Kürt Kültürü olarak benimsenmesi olarak ele almaktadırlar.Doğuş kaynağı her neresi olursa olsun her türlü,ırk,din ,kandaş düşünce ve yapılaşmalardan arınmamış hiçbir kişi ve toplum evrenin en üst ölçekte tekamülü olan” Kamil İnsan” temelli barışçıl toplum yapılaşmasını gerçekleştiremez. Anadolu –Mezopotamya Kültür ve Uygarlık Mirası ile ,insanlık ve uygarlık tarihinin getirisi olan eşit insan hakları ve evrensel kültür değerlerini dışlayıp, Siyasal İslamcı -Irkçı Ulus yaşam biçimini toplumsal yaşam biçimi yapan topluluklar insan ve doğa sevgisine dayalı varoluşsal özlerini yitirmiş,egemen güce tapıp kendi topraklarında işgalci olmuş , uygarlıklarımızı karartmışlardır.
Anadolu–Mezopotamya denilen Sümer topraklarında yaşayan halkların kültürel özü, Semavi ad edinen dinler öncesi kadim uygarlıkların geliştirdiği insan ve doğa sevgisine dayalı Anadolu ALEVİLİĞİ’dir. Aleviler kendilerini cihatla -fetihle katleden, yurtlarını uygarlıklarını ele geçirip talan eden hiç bir kesime saygı duyamazlar.
Bize Göre Öze Dönüş; Anadolu’nun işgali ve uygarlıklarının karartılması amacıyla Kudüs,Mekke ve Vatikan’dan dayatılan kökten dinci-ırkçı,bölücü ideolojilere karşı kadim halkları koruyacak Anadolu Aydınlanmasını yaratmak,
Küresel güçlerin kuşatması altına giren yurdumuza,evrensel ölçekte değerler oluşturup taşıyan kültür ve uygarlıklarımıza sahip çıkmak,
Kadim halkları kendi tarih,kültür ve uygarlık değerlerine yabancılaştıran işgalci kimliklerden arındırıp bu toprakların asli sahipleri haline getirmektir.
Öze dönüş, Türkleşmek, Kürtleşmek ve Arap tarzı İslamlaşmak değil, Göbeklitepe’den günümüze uzanan 12 Bin yıllık Anadolu kültür ve uygarlık tarihine sahiplenerek Anadolulaşmak-yerelleşmek , Aleviliğin “Varlığın Birliği” ilkesiyle kadim halkları” Bir,İri ve Diri bir toplum olarak bütünleştirmektir.
Ancak DAB’ın “Öze Dönüş” çalışması bu amacı kapsamamaktadır.Çok özelde Aleviliği Kürt Kültürü içinde değerlendiren bir yaklaşıma sahiptir.
Emperyalizmin kuşatması altındaki topraklarda yaşayan mazlum halkların kaderi ortaktır.Hiç biri bir diğerinden bağımsız olarak kendi kaderini tayin etme koşullarına sahip değildir.Her halkın başkalarının da ortağı olduğu vatan toprakları üzerinde bağımsızlık talebi sürekli savaş ,bölünme ve yok oluş demektir. Bu tez Ortadoğu halklarını bölen, parçalayan ve ana vatanlarını küresel güçlere yemlik yapma amacı taşıyan küresel bir tuzaktır.
Anadolu-Kİ.ENGUR toprakları Anadolu halkının kadimden ortak ana vatandır ve bugün üzerinde yaşayan tüm halklarındır.Bu toprakların hiç bir parçası belli bir kesim için özelleştirilemez.
Bu Temelde Kadim halklar için önerimiz ;VARLIĞIN BİRLİĞİ TEMELİNDE,Ortak Anavatan,Evrensel Kültür, Eşit insan Hakları,Ortak egemenlik ve Ortak Yönetim ilkeleri etrafında birleşmektir.
SONUÇ:
DAB üyesi olduğunu belirten Haydar CEYLAN adlı şahıs hiçbir konu ,alan ve düzeyde muhattabım değildir. Kendisini tanımıyorum. Face ortamında alenen ” devlet ajanı “yakıştırması yapan bu şahsa ahlak,edep,fikri mülkiyet ve emeğe saygı gibi konularda Bekir ÖZGÜR , Osman YILMAZ ve bizleri tanıyan bir çok kişi tarafından gerekli uyarı ve cevaplar verildiği halde iddialarını açıktan yenilemiş bu nedenle tarafımızdan açıktan yanıt verilmek zorunda kalınmıştır. DAB yönetimi, bünyesinde barındırdığı bu vb. şahısları uyarmamış olmakla iddia ve davranışlarını desteklemiş olmaktadır.
DAB ,içinde iyi niyetli unsurlar barındırıyor olsa da , BAĞIMSIZ BİR ALEVİ HAREKETİ DEĞİLDİR.
YOLUN EZELİ 40 YILLIK EMEĞİN –BİLİMİN ÜRÜNÜDÜR.
250 YILLIK BİLİMSEL KAZI VERİLERİ TÜM DÜNYA MÜZELERİNDE HER KESİN GÖRÜŞ VE YORUMLARINA AÇIK OLDUĞU HALDE SÜMER; HATTİ-LUVİ ,HİTİT VE HURRİLERİN ALEVİ OLDUĞUNA YÖNELİK BİLİMSEL TESPİT VE ÇIKIŞLARI YAPAN İLK KİŞİ KEMAL SOYER’dir.
YOLUN EZELİ ;TAM BAĞIMSIZ VE DEMOKRATİK ANADOLU HALK HAREKETİNİN DOĞUŞ KAYNAĞIDIR. HALKIMIZ VE ANADOLU GENÇLİĞİ IRKLAR ÜSTÜ TEMELDE BİRLEŞİK VE UYGAR BİR TOPLUM ÖRGÜTLENMESİNİ MUTLAKA GERÇEKLEŞTİRECEKTİR.
Fikir ve emek sömürüsüne karşı fikri mülkiyet olarak koruma altına alınan çalışmalar, yaşamlarıyla AB’nin sosyal yardımlarına ve direktiflerine mahkum olan, uygarlık ve insan tarihi kapsamında ele aldığımız Anadolu Aleviliği konusunda hiçbir bilimsel yetkinliği, uzmanlığı , araştırması ve yayını bulunmayan kişilerin haddini aşan içerik ve derinliktedir. Luvr, Bergama, Britsch Müzeleri yanı başınızdayken, bırakın emekçileri ,AB’de yaşayan kaç Alevi bilim adamı bu konuya işaret edebilmiştir?
AB’de işçi -emekçi olarak yaşayacaksınız, ki; emeğe saygılıyız, sonra haddinizi aşarak bilim adamlığına soyunacaksınız ,bilim adamlarını yargılamaya kalkışacaksınız .Bu halde sizin tüm insani ,tarihi,bilimsel ve kültürel değerleri yerle yeksan eden bir cihatçıdan ne farkınız kalır?
1000 yıllık İslam kardeşliği kapsamında İslamcı Kürtlerle ortaklaşa Alevi Soykırımları yapan kesimler akıl tutulmasına mı yakalanmıştır ki; Kemal Soyer’e Alevilikle ilgili gizli bilgileri versin. Emin olun devlete egemen olan siyasal İslamcı ve ırkçı hiçbir kafa kadim eserlere gizlenmiş Alevi düşüncesi ile evrensel temaları anlayamaz ve çözemez. Çünkü Mimarlık Fakülteleri 500 tavan puanla öğrenci alırken, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakülteleri 250 tavan puanla öğrenci almakta idi. Bu da Anadolu halk tarihi gerçeğinin bunca eğitim ve öğretime rağmen neden gizli kaldığının önemli bir göstergesidir.
Alevi tarzı yaşam kültürü, edep ,erkan ve yol bilgisi ile insanlık ve uygarlık tarihinden mahrum yetişmiş ,küresel güçlerin toplum mühendisliği kapsamında yabancı bozguncu kültür ve ideolojilere mahkum edilmiş insanlardan yüksek kültür,uygar davranış, hoşgörü, bilime,emeğe ve insan haklarına saygı beklenemez.
YOL CÜMLEDEN ULUDUR
19.09.2017-ANKARA
Belge-1
Belge-3
Belge-4