ALEVİLER İÇİN TARİHİ BELLEK
ALEVİ-BEKTAŞİ MİLLET KİMLİĞİ
Kemal SOYER-Hünkar Köçeği 15 Mart 2023
Anadolu topraklarının asli sahibi Alevi- Bektaşi Hititlerin Tanrı ve Kral giysileri içinde bir Bektaşi Babası.GEYİKLİ BABA
ALEVİ-BEKTAŞİ TARİHİ
Not :Yazı Noter Onaylıdır. Telif haklarına tabidir. İzinsiz kopyalanamaz, yayınlanamaz.Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Kitap broşür yapılamaz.
Alevi-Bektaşiler; beşeri, tarihi ve kültürel kökleriyle Anadolu Mezopotamya Azerbaycan ve İran topraklarının asli sahibi kadim bir millettir. Göbeklitepe’den günümüze 14 bin yıllık tarih, kültür ve uygarlıklara sahiptirler. Tarihte Sümer, Hatti, Hitit Hurri, Lulubi-Luwi ve Kasit adıyla bilinen bu Millet, özgün ata adları, kültür ve inançlarıyla yaşamaya devam etmektedir. Sümer ve Hititlerin Bin Tanrılı Halk sanı Alevilerin Hazar Hüda’si olan Hızır Ali, Bin Ali’dir.
ALEVİ HALKLARIN ATA ADLARI
Sümerce insan LULU, ZA-ZA, Çocuk DUMU, İnsanlık DUMU.LULU’dur.Dilimizdeki LO ve LE, ilk insan atalarımızın adıdır.
Lulu adı; Anadolu ,İran,Azerbaycan, Irak ve Suriye’de Lolo, Lele, Loylum Leylim,Avrupalı halklarda La-Lö,Lord ve Leydi gibi yaşıyor.
Tunceli, Erzincan, Erzurum,Kars, Muş,Bingöl, Malatya, Adıyaman gibi Dersim genelinde Lulu adı Lolan, Dumulu adı da Dımıli şeklinde yaşamaktadır.
İnsan ve doğmak anlamındaki Zaza adı; Bingöl Diyarbakır yöresi Zaza’ların yanısıra Dersim genelinde Bıraza (yeğen), Dereza (kuzen) Wereza (bacıdan yeğen) şeklinde yaşamaktadır.
Zazaca,Dımılki ve Lolki denilen diller Sümer-Lulubice ve Hattice’den doğmuştur.
Anadolu’nun çivi yazılı belgelerdeki adı, Sümerce Fırtına Tanrısı HADADA’nın yurdu anlamına gelen KUR URU HATTİ’dir. Hadada adı, Haddu, Hatti, Hüda,Xıda, Adad,Ad ve Ede formlarında yazılmış halk dilinde kolayca okunan Hüda şeklinde yaygınlaşmıştır. Aleviler ve Alevilik Anadolu ve Sümerce Kİ.ENGUR denilen Fırat-Dicle arası topraklarda doğmuştur. Sümerlere göre birer tanrı ırmak olan Fırat-Dicle Nehirleri Aleviliğin Serçeşme Hünkar Kültü’nün temelidir.Akpınar, Kanisipi ve Serokani adları Serçeşme’yi kavratır. Sümerler iki ırmağın birleştiği Eridu Şehrinde Kırkların Cemine konu E’.ENGUR.RA denilen Hızır Makamı’nı inşaa etmişlerdi. Engür suyu, Kırkların Cemi’nde canlara içirilen Engür Demiyle sembolize edilmiştir. Fırat ve Dicle’nin doğduğu Dumlu Baba, Ali Baba ve Hazar Baba Dağları Serçeşme Hünkar’ın Makamlarıdır. Hünkar kavramı, Tanrı Irmak Engür anlamındadır. Konuyla ilgili Bkz. www.yolunezeli.com/?p=2031
Tanrı Irmağı Fırat’ın Lulubi, Hurri ve Sümerce adları; Subirki, Subaru, Buranum ve Purattu, Hititçe adı Haddu Mala, İD.MALA ve Siuni Mala’dır. Diclenin Hatti ve Hurrice adı Kurparanzah ve Arunzah, Sümero-Akadca adı İdiglat’tır.Irmakları çağlatan tanrının adı HADADA’dır. Haddu, Xoda,Xweda, Hüda,Addu,İda ve Ede adları Hadada’nın değişik formlarıdır.Sümerce ID ırmak belirtecidir. İD MALA adı DUMU LU LU ve DİMİLİ formuna girmiştir .
Alevilerin Fırat ve Dicle’li ataları; Lulu- Lulubi, Luwi-Alevi, Dımıli, Abdelu,Klavsi, Şah Haydarlı, Avşar,Tekelü, Varsaklı , Turgutlu, Kal Hazzi, Zaza ,Part, Gorani-Sasani, Sinemili, Admalı ve Sıraçlar denilen Sümerler, Hattiler-Hititler ,Kasitler ve Hurrilerdir. Azerbaycandaki Kengerliler, İrandaki Ehli Haklar,Ali İlahiler, Yarsaniler, Kakailer,, Suriye’deki Nusayriler, Anadolu Azerbaycandaki Kacar, Terekeme, Türkmen, Tahtacı, Atmalı, Sinemili, Yörük, Çepni ve Şadi Halk adları Sümer, Hatti ve Hurri kökenlidir. Ezidiler de kökende Alevidir. Irak Duhok’ta Şah Adi Dergahı’nın bulunduğu kasabanın adı, Lolanlıların Lolij sanıyla adlanan Laleş’tir.
Sümer Ülkesinin Kİ.ENGUR adı Ankara,Çankırı, Dersim ve Azerbaycan’da yaşayan Kangolar ve Kengerlü aşiret adıyla yaşamaktadır. Ankara ve Çankırı’nın özgün adları; Kİ ENGUR.Ra’dan gelen Engürü ve Kengri idi.
Lulu veya Lulubi adı; Lolan Aşireti,
Lolanlıların Abdelu kolunun adı Avdelij ve İç Anadolu Kara Yağmur Ocağının Abdalları(Neşet Ertaş- Kırşehir Abdallari ) ,
Kal Hazzi kökenli Klavsi Kolu ,Klazzi ve Klavsi,
Şah Haydarlı kolu Şexederıc,
Aslanlı Çeşme anlamına gelen Ab Şer , Avşar,
Tanrı Dağı Hursag‘dan adlanan halk Varsaklı,
Sümerce Duku denilen Tanrı Ocağından adlanan halk Tekelü,
Hattice Taru Gud‘dan adlanan halk Turgutlu ,
Dımıli adı; Dımıliya ,
İD MALA adı; Atmalı formunda yaşamaktadır.
Fırtına Tanrısı’nın Sümerce adı olan HADADA, halk dilinde Hüda,Hudeyda ve Allahverdi ,Persce Xoda, Kürtçe Xweda, Tevratta Het , ,Yabancı Dillerde ise ;Hatti,Hitit ve Eti formuna girmiştir.
Hatti adı ; Xıda-Lola, Hateri (Haydari) ,Hüda, Başkent Hattuş’un adı Khatti , Xıdıja , Hattus Bacı ve Hatice formuna girdi, Hatay’ın adı ile Hateri Aşiret adı ,HATTİ’den geliyor.
Lulubilerin (Lolan) akrabaları olan Kasitlerin adı Xasıma, Azerbaycan ve İranda devlet kuran kolu Kacar adıyla yaşıyor.
Zaza’lar Zaza adıyla,
Sümerce Guran asıllı Sasaniler Kral Sasan’ın adıyla Sasani ,
Siuni Mullu denilen Fıratlılar, Sinemili adıyla anılıyorlar.
Hurri adı Hatay’ın eski Hurri Muşki adından kalıt Xormek Aşireti adıyla yaşamaya devam ediyor..Hatay Maşuklar Muşki’nin kalıtıdır.
Günümüzün Terqa, Terekeme ve Türkmen adı; Urumiye Gölü çevresinin Sümer dönemi Turukkuum ile Torosların Hattice Taru Komana’nın adından,
Yörük adı; Sümerlerin Rakka ve Irak adına dönüşen URUK Şehir adından,
Sıraç adı; Hititlerce Tokat, Amasya ve Çorum yöresine verilen Sarazis Udne=Yukarı Ülke ve Varto Sarrıce, Kayseri Sarız formuna giren Sivas Sarissa gibi Hitit kent adından geliyor .Alevilerin Ayin-i Cemleri, semazen kıyafetleri ve Semahları Hitit kökenlidir.
Tahtacı adı; Anadolu Fırtına Tanrısının balta ve ağaçla simgeli Ağaç Ereni adından,
Çepni adı; Malatya Van arası bölgenin ve Süphan Dağının varlığıyla da sabit Hatti ve Hurri Dönemi Fırtına Tanrısı’nın ŞUPANİ HALDİ adından kaynaklıdır.
Geç Hitit Kummuh Devleti’nin bir kolu olup Ergani yöresinde Şadi Teşup adıyla yerleşen Şadi Aşireti Şadız adıyla yaşıyor.
Ehli Haklar Hitit Tanrısı Ehli Teşup’un, Ali ilahiler Sümer Tanrısı Enlil’in ELi adıyla, Yarsaniler Hititçe Tanrı Siuni’den adlanan Alevi halktır. Nusayriler Sümer Tanrısı Anşar’dan adlanıp, Aliye Allah diyen halktır.
1-ÇÖL KAVİMLERİ İLE ALEVİLERİN SAVAŞLARI
Aadolu’nun Lulu ve Dımıli adlı yerli halkı olan Sümerler İ.Ö.4.Binden itibaren Fırat -Diclenin doğduğu dağlardan Basra körfezine uzanan Kİ.ENGUR dedikleri alanda Bin Tanrılı Halk sanıyla kadim bir Devlet kurmuşlardı. İ.Ö.22.yy.da çöl kavmi Akadlar Sümer Alevi Devletini işgal edip yıktılar. Sar Tamhari-Savaşan Kral lakaplı Naram Sin Anadolu’da Tuz Gölü yakınında Puruşhanda adlı Hatti Şehrine dek ilerledi. Hatti Kralı Pamba Naram Sin’e karşı aralarında Zagroslardaki Lolanlı yedi kralın da bulunduğu 17 yerli kralla birleşti. Naram Sin Anadolu’dan çekildi. Güney Mezopotamya’da önce Akad ve ardından da 2500 yıl süreyle Alevilerin kanını akıtan, Anadolu şehirlerini yağmalayıp insan kellelerinden tepeler yığmakla övünen Asur Devleti Kuruldu. Sümerler Asur ve Akadları kuşatacak şekilde Toroslar ve Zagroslara yerleştiler. Anadolu’daki Hatti Beyliklerini birleştirip Tanrı HADADA adıyla Hitit Devletini kurdular. Sümerlerin Zagroslara çıkan Lulubi kolu bölgede Guti Lulubi-Turukku Devletini Kurdu. Guti-Lulubiler İ.Ö2350’de Akad Devletini yıktılar. Yeni Sümer Dönemi başladı. Çöl kavimleri saldırıya devam ettiler ve Hamurabi; Sümer tanrılarının verdiği yetkiyle Tanrı Marduk evreni yeniden yarattı ve Babili Makam yaptı, yalanıyla Babil’i Devlet yaptı. Bu gelişme sürecinde gücünün zirvesinde olan Büyük Hitit İmparatorluğu Babil’e savaş kararı aldı. Kral Murşil İ.Ö.1595 de Suriye’ye girdi, güneye ilerleyip Babil’i yıktı. Akrabaları olan Hattili Kassitleri (Lola-Qasıma) iktidar yaptı. Ardından Mısırla Savaştı. Babil 500 yıl süreyle Alevilerce yönetildi. Hitit İmp. İ.Ö.12 YY da Yunan ve Trak halkların tehdidiyle karşı karşıya kaldı.
2- AVRUPALI HALKLARLA ALEVİLERİN SAVAŞLARI
Hitit-LUWİ (Alevi) İmpatratorluğu İ.Ö 1175-1180 arasında 6 yıl süren büyük bir kuraklık ve kıtlık dönemi yaşadı. Hititler kıtlıkla boğuşurken Balkan halkları Anadolu’yu işgale başladılar ve Filistine dek uzanan Hatti yurdunu yakıp yıktılar. Ege kıyılarını koruyan TRUVA Şehri İ.Ö .1180’de düştü.İşgalciler arasında Hellenler, Ermeniler, Kürtler ve Firigler vardı.
Hellenler Efes, Millet vb.kolonilerle Ege kıyılarına,
Paflagon denilen Ermeniler Batı Karadenize (PAPHLAGONİA-Bafıle/Fıle) ,
Firigler Hititlerin Merkezine, İç Anadolu’ya,
Bacnavi veya Başan denilen Kürtler Doğu Anadolu’ya Lulubi ,Hurri ve Asurların topraklarına girdiler. Hattili Alevi halklar Asur ülkesini MAT KURTİ adıyla anıyorlardı. Asurlara karışan Bacnaviler zaman içinde Asurlu bir karekter kazandılar. Asur’un İ.Ö 612’de yıkılmasıyla Anadolu-İran halk kültürüyle yapılanan bu halk, Siyasal İslamın İran ve Mezopotamyayı işgali sürecinde Araplarla entegre olup büyük oranda Araplaştı.
Hititler Doğu Anadolu’ya, Toroslara, Çukurova ve Kuzey Suriye’ye çekildiler. Kayseri Develi merkezli Tabal, Hilakku (Külek) Kue, Kummuh, Gurgum-Maraş, Melittu, Halpa-Halep, Kargamuşki gibi Geç Hitit Luwi denilen Alevi Devletleri kuruldu. Suriye Alevileri Hitit-Luvilerin torunlarıdır. Doğudaki Hatti Hurri,Lulubi ve Mitanni karışımı halklar Van Gölü çevresinde Tuşpa Merkezli Urartu Devletini Kurdular. Vanın Tuşba İlçesi adını Hatti Hurri Tanrısı Teşup’tan alıyor. Geç Hitit Alevi Devletleri Aramiler ile Asurluların saldırılarıyla mücadele etti. İ.Ö.550 de siyasi etkinliklerini yitirdiler.
Anadolu merkezli halklar Hazar Denizi kıyılarına,Azerbaycan ve Zağroslara yöneldiler.Bölgede Med Devleti oluştu. Medler ve Babillier ortaklaşıp bölgeyi kana bulayan Asur’u tarihe gömdüler. Ardından Anadolu, İran ve Kasitli Alevilerin ortaklaştıkları Hakhamen (Hak-Homa) Devleti kuruldu. Hakhamenler İ.Ö.550 de Yunanistan’a sefer düzenleyip Anadolu’yu işgalden kurtardılar. Hatti-Hitit ve Sümer Alevi inançları İran inançlarıyla entegre oldu. Sümer-Hitit Kanatlı Güneş motifinden uyarlanan Ahura Mazda ile temsil edilen Zerdüşt İnancı bu süreçte oluştu. Hakhamenler Anadolu-Mezopotamya kültür ve inançlarıyla doğuda Çin sınırlarına ulaştılar. Sümerce An ,Hattice Taru Ko denilen Göktürk, Hattice MA ve AMA denilen Umay Ana, Anadolu Fırtına Tanrısından uyarlanan Oğuz Kağan ,Dede Korkut efsaneleri ,Turukku ve Türkmen adları Hakhameniş ve ardılı Partlar ile Sasaniler’in yarattıkları kültür ikliminde Anadolu’dan Asya’ya yayıldı. Arami alfabesiyle yazılan Bilge Kağan Tonyukuk gibi anıtlar Asyalı halkların devlet kurma yeteneğine ulaştıkları miladi 7-8 YY. dan itibaren ortaya çıktı.
Hakhamenler İ.Ö.7.YY da Paflagonları ARMANU denilen Urumiye Gölü Çevresine sürgün ettiler. Orada Urumiye çevresinin Armanu adıyla Ermeni adı aldılar.
Hakhamenlerden sonra Anadolu ,İran ve İç Asyada Lolki, Dımılki-Zazaca ağırlıklı dile sahip Partlar ve daha sonra Sümerlerin devamı olan Hazar ve Sasani İmparatorlukları doğdu.
3- SEMAVİ DİNLER VE ALEVİ HALK SAVAŞLARI
Çöl halkları ve Yahudiler Fırat Dicle arası toprakları işgal edilmesi gereken Yedi Kızılbaş’ın Yurdu, Engür Şaraplı, Bal Irmaklı Hurrili (Hurri Halkı) Cennet olarak tanımladı. Musa’nın “tanrıdan vaad edilmiş kutsal toprak ”propogandasıyla yazılan Tevrat eşliğinde Museviler Arami adıyla Geç Hitit Alevi topraklarına girdiler. Alevi Devletleri Asur ve Aramilerin etkisiyle İ.Ö 550 civarında yıkıldı. Alevilerse yıkıma destek veren Asurları Babil ve Medlerin desteğiyle tarihe gömdüler ve ardından İran’da Perslerle birlikte Hakhameniş (Hak Homa=Tanrı) Devletini kurdular. Medlerin bir kolu muhtemelen eski yurtları olan İran’ın doğu sınırı Belucistana yerleştirildi. Alevilerin Aramilerle aynı süreçte kullandıkları Finike Yazısı Hakhamen Devletin yazı dili olarak Orta Asya’ya ulaştı. Musa’nın siyasi ardılı olan İsa da Aramice konuşuyordu. Yahudi tarihi Tevrat, İncil vb. kitaplar Aramilerin Alevilerle karıştıkları süreçte yazılmaya başlandı. Alevi topraklarının işgali ve Kafir ilan edilen Alevi hakların katliamı , kültür ve tarih varlığının inkarını temel alan Musevi, Hristiyan, Haçlı ve İslamcı Din savaşları günümüze dek devam etti.
4-BÜYÜK İSKENDER ve SONRASI SAVAŞLAR
İ.Ö 323 de B.İskender Anadolu’ya girip Hindistan’a uzanan toprakları işgal etti. SUSA’yı Başkent edindi. Alevilerin bir bölümü Hazar Denizi, Kafkasya, İran ve doğusundaki bölgeye, savaşçı Kaşkaların ( Kaşkay) bir bölümü Kaşgar’a ve Afganistan’ın Kafiristan bölgesine sürüldü. Kaşgar adı Anadoludaki Kaçkar ve Koçkiri adı gibi Sümerce Kasgar adından gelmektedir. Aleviler eskiden Kaspian adıyla anılan denize Hazar Denizi, ,İran doğusunda yerleştikleri bölgeye Amasya Harsene, Niksar Harsanias, Varto Bingöl Dağı’nın Horasan-ı Hazzi adları gibi Horasan adını verdiler. İskender, Anadolu Aleviliğini Hellenleştirip İç Asya’ya yaydı. Türkmenistan’da kurduğu Bakhtria Eyaleti, bölgeye giren Anadolu Alevileri ile yerel halkların beşeri ve kültürel temaslarına sahne oldu. Urumiyeli-Zagroslu Turukku-Lulubi /Luwi varlığı burada Türkmen Alevi adıyla yer aldı. Sümer ve Asur döneminde İpek Yolu ticareti yapan LULUBİ -Turukku kervancıların Lobnor Gölü çevresinde kurdukları ve günümüzde Lolan Güzeli adıyla bilinen mumyanın çıktığı Lolan, Abdalan ve Miran adlı kentlerle yeniden temas kuruldu. İskender’in ardından Bizans ve Batı Roma adıyla bölünen Roma İmparatorluğu doğdu. Anadolu Alevileri bu süreçte Dersim’de Sophene Krallığı’nı, Hazar kıyılarında ise Sümerlerin devamı olan Hazar Devletini kurdular. Anadolu ve Doğu dünyası Roma ve Bizan’sa günümüzde Alevi kökenli Hursaglı-Varsaklı adıyla yaşayan Partlar , Gorani asıllı Sasaniler ve Hazar Devletiyle yanıt verdi.
Sasani ve Bizans’ın savaşlarla zayıfladıkları süreçte pusuda bekleyen Araplar İslamı Hak dini ilan eden sloganlarla Anadolu-Mezopotamya ve İran’a girdiler. Hitit ordu teşkilatının Tuzzi ve Anşa Erin adıyla varlıklarını sürdüren Tabaristanlı Alevilerin Hazar Denizi’nin kuzey batısında kurdukları (İ.S. 7-11 YY) Hazar Devleti Sasanilerle ortaklaşarak Araplara karşı savaştılar.Araplar Kafkasya,Azerbaycan ve Hazar kıyılarına giremediler. Mezopotamya ve İran’ın güney bölgelerini işgal eden Arabistanlı Ömer Cizre, Botan ve Zagroslara yerleştirdiği Araplarla-Kürtleri Arap-İslam’a entegre etti. Kürtler Araplarla birlikte EKRAT adını aldılar ve Zerdüşti karekterlerini yitirdiler. İdrisi Bitlis-i ve Saidi Nursi gibi Siyasal İslamcı Melle ve Seydacı Kürt Varlığı buradan doğdu. Abbasiler Bağdat’ı başkent edindiler. Selçuklular ile Kürtler Abbasilerin paralı askerleri idi. Arapların Ali’ci kolu Sasani hanedanı Yezdiger’din kızıyla evli Hüseyin’in katledilmesiyle Horasan’daki Anadolu Alevilerine sığındı. Alevi İslam ve ŞİA propoğandaları Alevilerin arasına yerleşen Arap kökenli Ali’ci Seyitlerle başlatıldı, İran ve Azerbaycan Safevileriyle günümüze dek devam etti.
Asıl adı “Muhammet Bin Davut” olup siyaseten Alevi adına bürünen Alparslan; Bizans Döneminde dağlara mahkum olan Anadolu Alevileri ile Azerbaycan, İran ve Horasandaki sürgün Aleviler, Persler ve Zagroslu Kurmançların yardımıyla Bizansı yendi. Selçuklular Keykubat ve Keyhüsrev gibi Pers Kral adları aldılar. Moğol-Pers Elçisi Mevlana Anadolu’ya geldi. Anadolu’da Selçuklu Devleti kuruldu. Nizamül Mülk Alevi kıyım fetvası çıkardı. Alevilerin Kılıç, Alp ve Arslan donuna bürünen Selçuklular Alevi kıyımına başladılar. Aleviler Baba İlyas önderliğinde vatan ve özgürlük savaşına girerek Selçukluları yendiler. Karamanoğlu, Dulkadir, Mengücek, Eretna, Canik, Saruhan, Menteşe, Tekke, Karesi, Danişment vb. beylikleri kurdular. Karamanoğlu Devlet oldu.Sümer Hitit kökenli Hızır Lale ile Kadıncık Ana kült adlarını taşıyan Mürselli ve Hüdadat’lı Babailerden olan Lolanlı Mürsel Bali Ailesi Bizans Döneminde Haralammas adıyla bilinen Bektaşi Dergahı’nı açtı. Mürsel Bali Sarrumma Baal (Sarru Ali) kült adıyla Postnişin oldu. Selçuklu, Bizans, Arap ve Kürt Kisveli Arapların Malya Ovasında ormanda yaktıkları şehitlerin anısına yas törenlerini icra ettiler. T.C.’yi yöneten Siyasal İslamcılar yas törenlerini Tanrı Makamıyla Diri olan Hünkarı ölü saymak adına ölüm yıl dönümü törenlerine çevirdiler.
Selçuklu ve Bizans siyaseti güden Osmanlı, Selçuklu’yu yıkan Alevilere karşı korunmak amacıyla özgün adı Haddu Baal (Ede Bali) olan Alevi Dergahından El-Yurt almış imgede Malhun Hatunla evlenerek siyaseten iç güveysi oldu.Kısa süre sonra Gazi ünvanını terkeden sultanlar Bizans’a yeğen oldular. Fatih İstanbul’u 1453 de işgal etti. Kendisini Batı Roma İmparatoru ilan etti. Böylece Alevilere karşı Selçukludan beri Bizan’sa İç güveysi olan Osmanlı Yeni Bizans oldu. Avrupalı devşirme Yeniçerilerle Balkanlardaki Bizans topraklarına yöneldi. Osmanlı Siyasal İslamı ve Bizans zihniyetini korumak için Alevi-Türkmen katliamlarına başladı. Yavuz Arap Kökenli Kürt kisveli Derebeyleriyle birlikte İran’daki Kürtleri Anadolu’ya taşıyıp Alevi katliamlarına başladı. Dersim 400 yıl boyunca İslamcı Osmanlı-Kürt Derebeyi kuşatmasında kaldı. Anadolu, Irak ve Suriye’de Alevi-Türkmen, Ezidi, Nusayri katliamları yapıldı. Persli Mevlana’dan feyz alan Seyyit Mahmut Hayrani ile Alaettin Keykubat’ın Bağın Kalesinde sahte secerelerle donatıp görevlendirdiği Abbasi Kökenli unsurlar Dersimi Alevi İslam’a uyarladılar. Bağın Kale Komutanı Pir Mansur‘un torunu Teymurtaş adlı diğer bir kol Palu’yu merkez edinip Bingöl ve Diyarbakır yöresi Zazaları Şafii meşreple yapılandırdı. Kürt Tarihi Şerefname Kara Cemşit gibi Palu beylerinin Dersimdeki Alevi kıyımlarını anlatır. Selçuklu ve Osmanlı ataması Seyid-i Saadet evladı Resulcülerin bir kısmı Seyda lakabıyla Kürtlere, diğerleri Seyyit lakabıyla Alevilere İslamı giydirmeye devam ediyorlar.
Osmanlı 1485 de Karaman Alevi-Bektaşi Devletini yıktı. Kalender Çelebi Osmanlıya savaş açtı. 1527 de Sarız’da şehit oldu. Osmanlılar Dergahı işgal ettiler. Degahın yönetimini Nakşibendi Ulusoylara verdiler. Anadolu’nun ezeli Tanrı Ocağı Hacı Bektaş, Nakşi Şeyhi Ahmet Yesevi’nin müridi düzeyine indirilip Orta Asyalı Türk ilan edildi. Şah İsmail’in çağrısıyla İran ve Azerbaycan’a giden Alevi Bektaşi Halkı orada Hazar Devleti’nin siyasi kalıntıları üzerinde Avşar Devleti ile 1794-1925 arasında yaşayan Xezer Şah Devletini kurdular. Lolanlı Kacarlar bu devletin yöneticileri idi. Türkiyenin kuruluşu sürecinde İngilizler İran’da darbe yapıp, Alevi Kralları yerine Rıza Şah Pehleviyi iktidar yaptılar.
3-OSMANLININ İŞGALİ,
Osmanlı Avrupalıların İpek yoluyla bağlantılı ticaret yollarını kesmişti. İpek Yolunu ele geçirmenin yolu; Rusyayı küçültecek yeni bir İskender İmparatorluğunu yaratmaktan geçiyordu. Böylece İngiliz ve Fransızlar ilk adımda 1876 Kırım savaşında Osmanlı’nın yanında yer alıp ordusuna hakim oldular. Kendilerine karşı savaşan Bektaşi dergahları ile Yeniçeri Ocağı kapatıp yerine Nizamı Cedid’i kurdular. Avrupalılar, Sanayi devrimiyle birlikte petrol ,maden vb. ihtiyaçlarını karşılamak için Anadolu’yu Demiryolları ağıyla işgale ve soyguna hazırladılar. Anadolu-Mezopotamya Bizim solcuların da sözde devrim adına okudukları Avusturya İşçi Marşı eşliğinde, Çelik adımlarla işgal edildi. Hatti Güneşi ele geçirildi. İlk kertede Anadolu’nun antik şehirlerini yağmalayıp Müzelerine taşıdılar. Ruslar devreye girince Anadolu uygarlık tarihine vakıf olan Engels ve Karl Marx gibi aydınlar İnsanlık tarihi, kadim dönemlerin filozofları, Anadolu-Mezopoamya’yı inceleyen şarkiyatçıların yayınları, Sümer-Hitit Komünleri ve Anadolu Kültür ve Uygarlık Mirasından edindikleri bilgi ve deneyimlerle Doğu Sorunu, İlk El Komünal Toplum tarihi ,Kapital ve Diyalektik Materyalizm gibi eserleri yazdılar. Ancak, ortak mülkiyete ve eşit insan haklarına dayalı komün fikrinin Sümer-Hitit komünleriyle doğduğunu inkar ettiler. Marks’ın Doğu Sorunu adlı çalışması batı için sorun olan doğunun işgaline ışık tuttu.
4-ULUS DEVLET MODELİ , TÜRKİYE’NİN KURULUŞU VE ALEVİLER
Avrupa, Osmanlı Coğrafyası için kapitalist sömürü düzenine uyarlı farklı ulus devlet modelleri tasarladı. 1826’da Hayırlı Vakıa diye ilk önce Anadolu’nun Tanrı Ocağına bağlı Yeniçeri Kışlaları topa tutuldu, Osmanlı Ordusu yok edildi. Geriye kalan yeniçeriler idam edildi. Batılı kıyafetler giyen, Nizam-ı Muhammediye Ocağı adıyla İngiliz ve Almanların eğittikleri yeni bir ordu kuruldu. Bektaşi Ocakları kapatıldı. Babaları sürgün edildi. Hacı Bektaş Ocağına Cami Yapıldı. İngilizlerin teşvikiyle gelişen bu olaylar Osmanlı’nın Anadolu’ya ihaneti ve batılı işgalin ilanıydı. İttihat Terakki, Kürt Tealli ve Ermeni Taşnak Partileri 1904 de Paris’te Kuruldu. Bunlar üçe bölünecek Anadolu’da yeni ulus devletlerin kurucuları olacaktı. İttihatçılar Büyük Turan Projesine başladılar. Enver Paşa Özbeikstan’da, Talat Paşa Berlinde öldürüldü. Bu süreçte Balkanlar , Arabistan, Libya, Suriye, Filistin ve Irak toprakları elden çıktı.Çanakkale Savaşından sonra İngilizler İstanbul’a girdiler. Osmanlı ele geçirildi. Yunanlılar Anadolu’ya çıkarıldı. Ruslar Irak Petrollerini kurtarmak için Ermenileri yanına çekip Bitlis’e indiler. Avrupa durumu kurtarmak için Marx’ın rehberliği ve Lenin önderliğinde Rusya’da Bolşevik Devrimi yaptı. Ermenilerin desteğiyle Bitlis’e inen Çar’ın orduları geri çekildi . Batılı projeye ve Osmanlıya ihanet eden Ermeniler sürgün edildi. Ermenilerin mal varlığı Hamidiye Alaylarına-Kürtlere pay edildi. Kürtler İngiliz tasarımı Kurdistan Projesinden vaz geçtiler. Türkler İngilizlerin Anadolu’ya çıkardıkları Yunanlıları Ruslar ve diğer ülkelerin silah desteğiyle yendiler. Türkiye kuruldu.
Lozan Antlaşmasıyla kurulan Türk Devleti Batılılaşma Reformu kapsamında ! Anadolu Alevisi Sümer ve Hititleri Orta Asyalı algıda Eti Türkleri ve Öz Türk İlan etti. Ezelden Tanrı Ocağı olan Bektaşi Dergahını Kapattı. 1925-Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunuyla Papalığa-Hristiyanlara karşı Yeniçeri Ordusuyla mücadele eden Babailik ve Alevi-Bektaşi Kültür varlığı yasaklandı. İslam Devlet Dini İlan edildi. Aleviler Laiklik vaat eden düzenin İslamcı yapısının getireceği tehlikeyi fark edip seslerini yükselttiler. Semavi Dinlerin korkulu rüyası olan Alevilere, Rumlara baskı yaptıkları yalanıyla Karadeniz’de Çepni’lere, Rumlara ve Koçgiri’de Alevilere katliam yapıldı. Ardından Dersim’de çağımızın en büyük Alevi katliamı yapıldı. Batı dünyası ve Semavi ad edinen dinler her boyutta işgal, sömürü ve talana direnen Alevi-Bektaşi Halk Varlığından kurtulmak istiyorlardı. Marşhal Destekli Menderes Döneminden itibaren Alevi Milletinin beşeri ve kültürel varlığı yeni inkar ve asimilasyon programlarıyla karşı karşıya kaldı. Çorum, Maraş ve Sivas’ta katliam yapıldı. Her katliamın ardında küresel güçler ve onların içerideki maşaları vardı. Siyasi bir varlık olması istenmeyen Aleviler bu kez CHP-HDP’nin arka bahçesine çekilip Türk-Kürt İslamcı yeni bir asimilasyon kanalına itildiler. Son kertede Kültür Bakanlığına bağlanan dernek ve vakıfları devletin direkt kontrolü ve yapılanması altına alındı.
Aleviler ne Orta Asyalı Türk, Ne Avrupalı Bacnavi ve Arap karışımı Kürt, ne de Arap Ali bendesi Arap değiller. Aleviler, Anadolu’nun asli sahibi halk, Anadolu’ya sonradan gelen Türkler ve Kürtler karıştıkları Hatti-Hitit ve Sümerlerli Alevi halkın ortak torunlarıdır. Horasandan geldik sözü ; Anadolu’dan Horasana göçertilen ve Bizans’ın yenilmesiyle ana vatanlarına geri dönen Türkmen (Turukku Mana) Alevileri kapsar. Anadolu Alevilerinin asli gövdesi günümüzde de olduğu gibi yine Anadolu, Azerbaycan ve İran’da idi.
Göbeklitepenin ortaya çıkışı; Semavi dinleri işgal, sömürü ve karartma amaçlı kullanan Küresel güçleri ürküttü. BOP sahaya sürüldü. Türkiye’ye getirilen APO hapiste, güvenli ortamda, Kürtlere “İslam Bayrağı altında birleşme” ve PKK’ye Irak’a gitme vb. talimatları verip siyaset yapıyor! Aynı şekilde kültür mirasımızı yok eden ve insanlarımızı katleden Sur olaylarına çağrıda bulunan Demirtaş, Partisinin başındaymış gibi siyaset yapabiliyor! PYD’li Salih Müslim’e halılar serilip eller sıkıldı. BOP’lu süreçte İran’da İslam Cumhuriyeti kuruldu. AKP-MHP Neo Osmanlı Projesini ilan etti. Feto üzerinden darbe yapıldı. Orduya yeniden nizam ve intizam için Ergenekon-Kumpas davaları açıldı. Ülkenin Yönetimi İslamcı siyasete uyarlandı. Türkiye BOP’a Eşbaşkan oldu. Irak ve Suriye İşgal edildi. Ezidi Katliamı yapıldı. Kerkük İşgal edildi tapu ve nüfus belgeleri yok edildi. Anadoluyu karartmak ve nüfus yapısını değiştirmek için Milyonlarca Arap, Afgan vb. Anadolu’ya getirildi. CHP-HDP Eşbaşkanlık sistemine geçti. ABD. Kara kuvvetleri PPK Irak’a taşındı. ABD. Yunanistan ve Irak’a, Rusya Suriye ve Ukrayna’ya yerleşti. Durum Osmanlının İttihat Terakki, Kürt Teaali ve Ermeni Taşnak Partili İşgal öncesi hali gibi. Maskeli siyasetmedar takımdan kimin Türk, kimin Ermeni, kimin Gürcü, kimin Kürt, kimin Alevi olduğu belirsiz. SADAT’ın, Milli Eğitimin, TÜİK’in üzerine tek başına yürüyen ! , Kılıçtaroğlu Alevi diye ! İmam ve Mansur’la eli kolu bağlanıp, tehditlere maruz kalıyor (?) Mağduriyet siyaseti ,yiğitlik ve algı operasyonları ortalıkta kol geziyor (!). İşgal, karartma ve sömürü süreci hızla devam ediyor. Türkiye İran, Azerbaycan, Irak, Suriye ve Orta Asya’ya uzanan topraklar yeni bir Haçlı seferiyle karşı karşıyadır. Siyasal İslamcı-ırkçı zihniyet İran ,Türkiye , Irak, Suriye ,Mısır ve Libya’da son yirmi yıllık savaş, sömürü ve talan düzeniyle dumura uğramıştır. Bu coğrafyadaki halkların hiç biri tek başına kadim doğuyu kurtarabilecek bir güce sahip değildir.Tarihin gösterdiği yolda yeniden birleşmek durumundadırlar.
B.İskender veya BOP’çu Küresel işgal kapıdadır. Tarih tekerrürden ibarettir ve kadim dünya halklarının, Anadolu’nun kadim belleğiyle uyanıp tek cephede bütünleşmekten başka çareleri yoktur.
ALEVİ KİMLİĞİ İLAHİ YOL VE TÖRE
Alevi-Bektaşi Halk Kültürü ve onun temel kaynağı olan Hakkın YOL’u evren ve doğayla doğmuş, binlerce yıllık yaşam pratikleriyle gelişerek günümüze gelmiştir. Alevi-Bektaşi Kültü Dünyanın kuruluşu gibi ezeldir. Ali’siz Alevilik, evrensiz ,güneşsiz dünya demektir. Sümerlerden günümüze tanrının adı; Hızır Ali-Bin Ali’ dir. Bu nedenle ona Ezel-Ahir Ali ve EN-EL HAKK diyoruz. Arabistanlı Muhammet ve Ali, doğumlu ölümlü tarihi kişilerdir .Ölmüş kişiler Hazret değiller. Hazret ezel ahir var olandır. Aleviler için Hak ile kitap evren, doğa ve insandır. Sümer ve Hititlerde olduğu gibi, günümüz Alevilerinde de ; vatan, vatanın bağrındaki dağlar, göller, nehirler, ovalar, doğasal varlıklar yaşamı var eden ateş, hava su ve toprak bir bütün olarak kutsaldır. Bu külte göre evren,doğa ,insan ve varlık alemi ezelden ebede var olan ilahi bir vücuttur. İnsan-ı Kamil, onun en üst düzeyde bilince ve dile geldiği En-El Hak varlıktır. Kubbe, Kabe, Kıble, din ve iman; evren, doğa ve insandır. Bu gerçeklik, çeşitlilik içinde birlikte yaşam hakkı bulan varlık alemine yönelik Varlığın Birliği, aynı vardan var olmanın gereğiyle Kardeşlik-Müsahiplik İlkesi ve “Sevgi Bizim Dinimizdir” düsturuyla açıklanmıştır. Bu temelde evren ve doğaya dayalı Millet ve Toplum kimliğimiz evrenseldir.
Bu kültte insan Hak ile En-El Hak temelde eşit insan haklarına, hukuka ve adaletle yaşam hakkına sahiptir. İnsan, toplumsal eylemleriyle dünyevi yargıya tabidir. Öte dünya yargısı yoktur.
Alevilerin Anadoludaki başkenti olan Hattuşa Yazıkaya Tapınağı Alevi-Bektaşi Ayin-i Cemi’ni, Tekke Kayaları yürüten Bektaşi Tanrıları, Zülfikar-ı Ali’yi, Musevilerin 12 şagirt, İsevilerin 12 havari, Arapların 12 İmama çevirdikleri 12 Ereni ve üç etekli Semazenleri ayrıntıda gösteren evreni bir anıttır.Alevilerin ilahileri, deyişleri, nefesleri Sümer ve Hititlerden günümüze yaşayan tapınaklar ve Bektaşi Dergahlarının ürünüdür. Münkirlere “Kaçıncı ölmem bu hain”! “diye haykıran Pir Sultan ile, Dergahının cümle kapısında “Ezelden Ebede Açıktır Hanemiz” diyen Hünkar Bektaş-I Veli (Bali) ölü değil, diridir. Ayini-Cem ve semahlar İslamik tarzda ibadet değildir. İnsanı Hakkın Aynasındaki evren ve doğayla bütünleştirme öğretisidir. Dergah ve Tekkeler birer Hak Makamıdır. Bu yolun öğretileri evren ve doğadan sağılan bilimin temelidir.İnsanın evren ve doğayla ortak yaşam pratikleri toplumsal yaşamın temelidir.Hacı Bektaş Pir Evi Hititçe Tanrı Evi PİR’den kalıttır. Pire ikrar kişilere değil,Hakka ve Hakın yolunadır. Günümüzde kendilerini Dede ve Pir olarak tanıtan kişiler oturdukları döşeklerde Hakkı değil tarihi kişi Arap Ali’yi temsil ediyorlar. Hakka yürüyen canlarımızı kendilerine has ata yaptıkları Ali, Muhammet, Fatma .Hasan Hüseyin ve 12 İmam gibi ölülerinden diledikleri şefaatle sırlıyorlar. Bu düpe düz Hakka isyan, Aleviliğin En-El Hak yoluna İhanettir. Ritüelistik törenleri Yolun Erkanına uygun şekilde icra etmekle görevli kişiler Pir Değiller. Hititlerin tapınak görevlerinin farklı işlevleri var .Görevleri babadan oğula geçmez.Tapınaktaki lokmadan geçinirler. Onların maaşları, özel mülkleri ve servetleri yoktur. Kimseye el ve etek öptürmemiş,halkı aşağılamamışlardır.
Hacı Bektaş-ı Veli Orta Asya’dan, Nakşibendi Ahmet Yesevi’den El alarak gelen bir kişi değil, Anadolu’nun Merkezinde Hattice ESTAN denilen ASİTANE adlı Dergahıyla Dünya’ya Hatti Güneşiyle Işık saçan Hünkar Varlığı’dır. Bu nedenle Aleviler ona “Ezel-Ahir Ali Kendidir”derler.
Tarihsel süreçte Alevi-Bektaşi İlahi Kültü Göbeklitepe’den başlayarak Sümer, Hatti, Hitit ve Hurrilerden günümüze gelen insani değerleriyle büyük bir kültür ve uygarlık birikimidir. Küresel güçler ve onların uşşakları, vatanlarını tanrının bedeni gibi kutsayıp koruyan Alevi Varlığına karşı tarih boyunca fetvalarla katliama başvurmuşlardır. Feto örneğinin gösterdiği gibi Siyasal İslam küresel güçler için temel bir karartma, soygun ve işgal aracı haline gelmiştir. Genç kuşaklardaki İslamofobinin nedeni budur.
SEMAVİ DİNLER –İSLAM VE DAR-ÜL HARP
Semavi ad edinen dinler, evreni yoktan var eden, yer yüzünde elçi tutan tanrı, dünyayı bu elçiler adına zincirleme hareket eden vekil-i vukelaların kararlarıyla yöneten dini anlayışlardır. Maddi alemden soyut bir varlığın dünyalı kişilere insanlığı terbiye etmek ve başka halkların topraklarını işgal etmek üzere vaatlerde bulunup kitap göndermesi, Hakkın Hakani varlığına ,Sümerce adlarıyla ezelden kitap olarak bilinen evren ve doğanın varoluş ilkelerine aykırıdır. Hakkın halifesi insan En-el Hak’la var olmuştur. Bu dinlerin öte dünya yargısı, dünyevi eylem ve sorumlulukları nedeniyle yargıdan kaçanların sığındıkları bir argümandır. Çöllerde su ve yiyecek bulamayan halkın belleğindeki Hurili, bal, süt ve şarap ırmaklı cennet Fırat-Dicleli Anadolu’dur. Her bir din, kendi düsturuyla cennet fethedilene dek savaşmayı, işgalleri, her boyutta katliam ve soygunları temel amaç edinmiştir. Bu nedenle dünya 2500 yıldan beri büyük bir insanlık dramı, kültürel ve doğal mirasın tahribi, insani ve doğasal yaşam kaynaklarının sürekli olarak yok edilişine sahne olmuştur.
İslam’ın Dar-ül Harp ilkesi, başta Kafir dedikleri Alevi halklar olmak üzere, dini devlet işlerinden ayıran Laik halkların tümünü Şerri rejimle yönetmek için savaşmayı emrediyor. İslam Şeriatını esas alıp, yeniden Osmanlı hayalini kuran AKP-MHP-HÜDAPAR vb. Türk ve Kürt İslamcı siyaset ile Selçuklu-Osmanlı,Türkiye dönemi Alevi katliamlarının temel nedeni İslamın Dar-ül Harp İdeolojisidir.
İslam’ın ortaya çıkışı, Ali-Muaviye arasındaki taht savaşları ile Karmatiler, Fatımiler, İsmaililer gibi farklı amaçlara yönelmiş gurupların mücadelelerine sahne olan siyasi süreç içinde Muhammet Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatıma adıyla bilinen tarihi kişilikler Anadolu’nun işgali amacıyla Anadolu Tanrı kişiliklerine uyarlanmış, bu yolla işgalin ardından Anadolu Alevilerinin de asimile edilmesi amaçlanmıştır.
Üretmeden tüketen ,gaspı-ganimetçi zihniyete sahip halklar güce taparlar. Güçlülerin karşısında gerektiğinde yurtları dahil, tüm varlıklarıyla teslim olur, vatanlarını işgal etmeye ,karartıp soymaya çalışanlara taşeronluk dahi yaparlar. Uzak ve yakın dönem dünya tarihi ve BOP süreci bu örneklerle doludur
ALEVİLER TÜRK MÜDÜR -KÜRT MÜDÜR ?
İnsanlık beyaz, sarı ve siyah tenli üç ana kavimdir. Türk, Kürt, Alevi halkları Kafkas kökenli kokozit denilen beyaz kavimdendir. Sümer, Hatti,Hitit, Hurri gibi uygarlık kurucu halk adları aynı zamanda birer tanrı adıdır. Oğuz Kağan’la algılatılan Türk adı, Anadolu’nun Hattiler Dönemi Fırtına Tanrısının adı olan Taru Ga ile makam dağı olan Torosların Taru Ko adından uyarlanmıştır. Aynı şekilde Kürt adı da, Torosların devamı olan Zagrosların Sümerce Karda Lulu adından sağılmıştır.
Boğa-Öküz boynuzlu Fırtına Tanrısı Taru Ga, Oğuz Kağan adıyla Gökhan, Günhan, Ay Han, Yıdız Han, Dağ Han ve Deniz Han adıyla evrenin ve Türklerin atası ilan edilmiştir. M.Kemal Türk kavramını Fırtına Tanrısı Kişiliğine uygun şekilde yıldırım şimşek, fırtına ve dünyayı aydınlatan güneş olarak açıklamıştır. Öbür yandan Lulubi (Lolan) Dağlarının Sümerce Karda Lulu şeklindeki Tanrı Dağı ve halk adı; Siyaseten etnik Kürt’e çevrilmiş Lulubi Halk adı yok sayılmıştır. Sümece dağ KUR ,Hititçe d.DU Fırtına Tanrısı’dır. KUR DU aynı zamanda Fırtına Tanrısının Makam Dağı’nın adıdır. Lulu kavramı er-dişi tanrı ve varlık çiftini kavratır. Geç Hitit Dönemi dahil Asur Ülkesi dağ gibi sağlam içerikte Mat Kurti adıyla anılmıştır. ABD-AB ve İsrail’in arkaladığı Kürt Siyaseti Kürt halkının bilgisi dışında bu topraklarda yeni bir Asur yaratmaya çalışmaktadır. Günümüz Kürtlerinin bünyesinde yer alan Asurluların asimile ettikleri onlarca Sümerli Aşiret vardır. Bunları ayrıntılarıyla açıklayacağız. Soranlar Asur kalıntısıdır. Soranice Asurca’dır. Hevremani ve Goranice Kürtçe değil, Lolki-Dımılki ve Zazacadır. Kürtlerin ağıtlarına yansıyan kan davaları katliamcı ruha sahip Asur’un mirasıdır. Ahamenişler bu kanlı ruhtan kurtulmak için onların Asurlaşmış bir bölümünü İran’ın doğusuna sürdüler. Aynı şekilde Stalin de petrol bölgesinde kalan Asur kalıntılarını Sibirya’ya sürgün etmiştir.
Sonuçta Türk ve Kürt kavramları siyasi saiklerle Alevi Kültünden alınmış, her iki kesim Alevi Varlığını asimile etmeye çalışmıştır. Karda Lulubi-Luluwi denilen Zagroslu Alevi ,Kardalı Alevi yerine etnik algıyla bilinçli olarak Kürt Alevi, Taru Ko denilen Toroslu Alevi de Orta Asya’lı Türk ilan edilmektedir. Bunlarla ortak hareket eden Seyit ve Seydalı ,Dede Kurullu Alevi İslam Stk’ları da geçim kapısı için binlerce yıllık kültür ve uygarlık birikimi olan Aleviliği Ezel Ali’den uyarlama Ali üzerinden “Alevilik İnançtır ve Cemevleri İbadethanedir” propoğandalarıyla İslama mezhep yapmaktadırlar. Anadolu Mezopotamya toprakları ezelden Alevi Halkların ana vatanıdır. İran’daki Selçuklular Anadolu’ya 1071’de, Kürtler İ.Ö.22 YY ‘da Avrupa’dan Bacnavi adıyla gelip Zagroslara yerleştiler. Zagrosların Lulubilere ait Karda Lulu adı, Kürtlerden önce vardı. Kürtler İran’da önceleri Zerdüşt kimliğine bürünmüş, Siyasal İslamla birlikte Anadolu uygarlıklarını yaratan Alevilere cephe almışlardır. Bu nedenle son olarak bin yıldan beri Alevi, Türk ve Kurmanç Halka ortak ana vatan olan Anadolu-Mezopotamya, İran Azerbaycanı ve Kuzey Suriye toprakları sadece Türk, Kürt ve Arap adlarıyla belli kesimlere özelleştirilemez.
Günümüzdeki Kürt Siyaseti; Anadolu Alevi Varlığını yok etmek amacıyla Siyasal İslamcı Osmanlı’nın Yavuz Döneminde İran’dan Anadolu’ya getirttiği çoğu Arap kökenli Kürt Derebeyleri Dönemi’nin ürünüdür. Osmanlı Kürt Derebeyleri Anadolu Alevilerinin İran’daki Alevilerle birleşerek devlet kurmalarını engellemek amacıyla Dersimi 400 yıl süreyle kuşatma altında tutmuş,bu süreçte Alevilerin Şadi ve Sinemili Aşireti gibi kesimler Kürtçe konuşmak zorunda kalmış, sunnileştirilen Zazalar dillerini, Aleviler de Alevi Kimlikleri ile ana dillerini korumuştur.
Kürtler Araplara, Selçuklu ve Osmanlılara destek vererek Alevi katliamlarına, Anadolu’nun karartılmasına ve bu zeminde Siyasal İslamcı ruhun Anadolu Mezopotamya’da iktidar olmasına neden oldular. Anadolu’yu günümüzdeki karanlığa gömen temel etmen, Siyasal İslam, onu Anadolu’ya sokanlar ise Selçuklular, Osmanlılar ve Kürt kisvesine bürünen Araplardır. Alevilerin İran ve Azerbaycanla birleşip Devlet kurmalarını engelleyen temel unsur ise Dersimi 400 yıl süreyle kuşatma altında tutan Kürt-Arap Derebeyleri yönetimidir. Mardin,Batman, Siirt, Urfa vb. yerlerde Kürt kisvesiyle kamufle olanların çoğu Yavuzu Halife yaparak Alevi katliamlarında baş rol oynayan Araplardır. Hizbullah vb. örgütlenme Kurdistan adıyla örtülen Arap İslam Devleti arayışlarıdır.
Anadolu, Mezopotamya ,İran, Azerbaycan, Irak ve Suriye toprakları kadim halk Alevilerle birlikte sonradan bu topraklara gelen Türklerin, Kürtlerin vb. diğer halkların da ortak ana vatanıdır.Bin yıllık süreçte kadim halklar Siyasal İslamcı kültür dışında ortak bir karaktere ve birlikte yaşama anlayışına ulaşmıştır. Bin yıllık sürece bakıldığında ; Türkler, Kürtler ve Aleviler arasında yaşanan talihsiz olayların ardında Anadolu Uygarlığını karartan Siyasal İslamcı siyaset ve Arap Kültür Emperyalizmi yatmaktadır. Alevileri Alevi İslam adıyla İslama entegre eden Seyit ,Seyda vb. kesimler tarih konusunda belli bir düzeyde aydınlanmış, bölgemizde İslamı siyasi araç haline getirip paralı askerlerle vekalet savaşlarına başlayan küresel güçler karşısında köklerini Anadolu -Mezopotamya Uygarlıklarından alan Çağdaş Bir Demokratik Kültür Devrimiyle varlığımızı hep birlikte sürdürüp pekiştirme zorunluluğu doğmuştur.
SÜMERLER VE HİTİTLER TARİHTEN SİLİNİP YOK MU OLDULAR ?
Türkiye’nin uyguladığı tarih ve kültür politikalarıyla İslam öncesi kökleriyle inkar edilen Alevi Millet Kimliği, Prof .Hikmet Kırık‘ın “Gizemli Tarih Hititler” gibi TRT Belgesellerinde “Hititler Arkalarında iz bırakmadan aniden kaybolup gittiler” gibi altı çizilen açıklamalarla inkara devam edilmektedir.
Hitit ve Luwilerin Avrupa’dan geldikleri, zaman içinde tarihe karışıp yok oldukları, Sümer ve Hititlerin günümüzde yaşamadığı iddiası, batının kontrolündeki Arkeoloji,Tarih ve Kültür camiasının da ortak olduğu Küresel bir yalandır.
1936 da açılan Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi bir kaç Türk hocanın dışında Hans Gustav Güterbock, Herbert Louis, Benno Landsberger, Walter Ruben, Georg Rohde, Rasonyi Laszlo, Karl Steuervald gibi, Alman, İngiliz ve İtalyan kökenli yabancı hocaların verdikleri eğitimle öğrenci yetiştirmiştir. Buradan mezun olan kadrolar Hitit ve Sümerlerin Alevi olduklarına dair tek bir kelime dahi edememiştir. Kültür Bakanlığında çalışan Arkeolog, Hititolog ve Sümeroloğların çoğu 1998 de yayınladığım Kültürlerin Belleği Anadolu Afişiyle Hititlerin Alevi olduklarına ilk kez vakıf olmuş, açıklamam nedeniyle konu Ağır Ceza Mahkemesine yargıya taşınmış, Afişin yapım ve dava sürecinin ABD’den gelen CHP Bursa Milletvekili Aykan Aydemir tarafından takip edildiği ortaya çıkmıştı. Aykan Erdemir Feto’ya belge götürdüğü iddiasıyla ajan olmakla suçlanmış, ABD’ye kaçmıştır. Bu olaylar Alevi Bektaşi Halkın beşeri, tarihi ve kültürel varlığıyla kimler tarafımdan inkar edildiğini ortaya koymaktadır.Bir vekil aracılığıyla Meclise verdiğimiz soru önergesine cevaben AKP’li Kültür eski Bakanı Atilla Koç Hitit kültürü, Anadolu Kültürünün temel ögelerinden biridir yanıtını vermiştir.
Lulubi, Sümer, Hatti,Hitit ve Hurrilerin Anadoluda Alevi Halk adıyla yaşadıkları ve Osmanlı son dönemde Dersim’i merkez edindikleri gerçeği, Hellen, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Osmanlıyı yıkan İngilizler ve onların ardına saklanan ABD’ce biliniyordu. 1870′ ten itibaren ABD’nin Osmalı’da 233 eğitim kurumu vardı. Osmanlının yıkılış sürecinde ABD. Harput, Tarsus. vb Kolejler üzerinden faaliyetler yürütüyordu. Dersim’den binlerce genci kendi amaçlarıyla eğitmek üzere ABD’ye götürdü. Geçmişten günümüze Anadolu’daki Alevi katliamları, imha, inkar ve asimilasyonların tümünde yukarıda sayılan devletler ortaktır. Arkeolog Ord. Prf. Ekrem Akurgal ve Hititolog Ord.Prof. Sedat Alp, Hititlerin Anadolu’da yaşamaya devam ettiklerini, dolaylı yolla onların Alevi olduklarını , Sümerolog Prof. M.İlmiye Çığ ise Vartolu Hakim Sn. Mehmet Tural‘a verdiği röpörtajda ; Aleviliğin doğa inancı olduğunu, Sümerler ve öncesinde de var olduğunu, İslamla ilişkisi bulunmadığını açıklamış, konu belgeleriyle bu sitede yayınlanmıştır. Sümerler Orta Asya’dan, Hititler Avrupa’dan gelmemiş, Kayseri Kanişli halk olduklarını (Kanisiumnili-Kaneşli) açıkça belirtmişlerdir. Muş Varto’da üç adet Kanis Ba .yerleşmesi var. Hınıs’ın adı, Lulubi Krali Kaniş.Ba ve Kayseri’de onun adıyla kurulan Kaniş Şehri’nin adıdır. Millet olma ilkeleriyle düşünüldüğünde Anadolu’dan Orta Asya’ya uzanan ortak bir dil ve kültür birliği var. Batı için en büyük sorun bu varlıktır.
Anadolu Uygarlık Tarihi, Türk, Kürt ve Alevi Kimliği hakkında inkar siyaseti güden bilim, kültür ve siyaset adamlarını ulusal kanalların birinde arkeolojik belgeler eşliğinde tartışmaya davet ediyorum. Kanun gereği Tarih ve Kültür programları yapmak zorunda olan kanallara da buradan çağrı yapıyorum.
SONUÇ :
Aleviler Anadolu-Mezopotamya, Azerbaycan, İran topraklarındaki Kadim Dünya’nın asli sahibi millettir. Aleviler Orta Asyalı Türk, Avrupalı Bacnavi ve Arap Karışımı Kürt değildir. Dünya Tarihi ; Göbeklitepe’ den günümüze evren ve doğayı üst kültür ve kimlik edinen Alevi-Bektaşi Kültünün sonradan doğma dinlere, kültür ve ideolojilere entegre edilerek eritilmesinin mümkün olamadığını ortaya koymuştur. Göbeklitepe Alevi Kültü’nün 14 bin yıllık varlığını dünyaya ilan etmiştir.Bu nedenle Siyasal İslam’a mezhep olanların Asli Millet Alevileri inkar, imha ve asimilasyon faaliyetlerinden vaz geçmeleri, Alevilerin de her türden inkar ve asimilasyon politikalarına karşı çıkarak, burada açıkladığımız ve ileride detayda yayınlayacağımız tarihi belleği gözeten yeni bir siyasi örgütlenme süreci içinde, ülkedeki her kesimle her alanda eşit insan hakları ve paydaş yurttaş temelinde geleceklerini var etme mücadelesi vermeleri gerekiyor.
Aleviler Mezhep değil, İslam’a mezhep olanlar Türkler ve Kürtlerdir.
Türkler Kürtler Millet, Aleviler Mezhep sloganı; BOP. kapsamında Ortadoğu’yu ,Anadolu ve İran’ı işgal amacıyla Siyasal İslamcı ırkçı kesimleri kucaklayan Küresel Siyasettir. Ülkede oynanan karanlık bir Bizans oyunudur.
Alevi Bektaşiler Bu topraklardaki 14 Bin yıllık beşeri, tarihi, kültürel varlıkları ve Sümer Tanrısı Ezel Eli’nin adıyla Kadim Bir Millettir.
Türk adı Orta Asya’dan, Kürt adı Avrupa’dan gelmemiş, Avrupa ve Asya halkları 14 bin yıllık Anadolu uygarlıklarıyla aydınlanmıştır. Sözümüz batılı-doğulu, uzak doğulu halklar ve içerideki taşeronlaradır: Dünyanın en büyük uygarlıklarını yaratan Alevi halka ve nimetleriyle beslendiğiniz Anadolu-Mezopotamya topraklarına lütfen ihanet etmeyiniz ! İnkar ve karartma politikalarına son veriniz.
BÜTÜN EVREN HAKKIN EMRİYLE AYİNİ CEM HALİNDE SEMAH DÖNÜYOR.GÖK KUBBEDE TAKLA ATAN BİR MELEK YOKTUR,
ANADOLUYU ÇAGDAŞ UYGARLIKTAN MAHRUM BIRAKAN , MUSEVİ ,HIRİSTİYAN ve SİYASAL İSLAMCİ SİYASETTİR
Türk’ün ,Kürdün semahlarda nakarat olarak okunan Has Nenni Nenni -Dost Nenni Nenni nidalarıyla evrendeki aslına dönmesi , tarihsel temelde ise aklını ve ayaklarını ortak ana vatana sağlam basması gererkiyor. Böyle olduğunda Ortadoğu’da yeni bir tarih yazılır.
EZELDEN ABDESTİ ALINMIŞ, NAMAZI KILINMIŞ HAK İLE HAK HÜNKAR GİBİ; BİR İRİ, ARI,DURU VE DİRİ OLMA DİLEĞİYLE .